Friends’in Chandler’ı Matthew Perry’nin Yaşamı

Bilhassa Friends dizisi ile tanınan ve pek oldukca kişinin favori karakteri olan Chandler Bing’e yaşam veren erkek oyuncu Matthew Perry, 28 Ekim’de yaşamını yitirdi. Meşhur oyuncu, hayata tutunmak için aslen fazlasıyla çabalamıştı.
Anneniz güzellik kraliçesi, babanız meşhur bir erkek oyuncu, okul dostunuz başbakan, kendiniz milyoner olsaydınız mutlu olabilir miydiniz?
Dünyanın en sevilen dizilerinden önde gelen Friends’in Chandler’ı Matthew Perry, bu saydıklarımızın hepsine haiz olsa da iş mutluluğa ulaştığında hep hayal kırıklığına uğradı. Yaşamı süresince bağımlılıklarla savaşım eden Perry, 28 Ekim’de hayata gözlerini yumdu.
Bigün şehre bir adam gelir…
1986 senesinde Los Angeles’a genç bir adam gelmişti. Anası Kanada güzellik kraliçesiydi, babası ise meşhur markaların reklam yüzü olmuş meşhur bir erkek oyuncu. O günleri anılarında kaleme aldığında “Dünya üstündeki herkesten oldukca şöhreti arzuluyordum. Şöhrete ihtiyacım vardı. Beni düzeltebilecek tek şeydi. Buna emindim.” diyecek olan adam, amacına giden yolda asla durmayacaktı.
Anası ve babası daha o küçükken boşanmış olan Matthew, bölünmüş evlerde, iki tarafın da kendisini terk etmiş olduğu hissiyle büyümüştü. Annesinin mesleği sebebiyle çoğu zaman Kanada’da, Ottawa’da geçen çocukluğu süresince Perry en oldukca yalnızlık hissetmişti. Gülünç olmayı da o zamanlarda öğrendiğini söyleyecekti.
Aslına bakarsak babasını, “yüzünü daha oldukca dergilerde ve televizyonlarda görmesine karşın” kahramanı olarak da görüyordu. Rol modelinin eksikliği, annesinin onun yanında olmaması derken Matthew, agresif ve sorunlu bir çocuk olmaya başlamıştı.
10 yaşından sonrasında para çalmak, sigara içmek şeklinde huylar baş göstermeye başlamıştı. Okulda da notları fena gidiyor, sık sık kavga ediyordu. Bugün Kanada Başbakanı olan Justin Trudeau ile derslik arkadaşı olduğu yıllarda onu dövmüştü.
Yaşamı süresince başına bela olacak olan alkol ile ilk tanışması ise 13 yaşlarında oldu.

Yaşamış olduğu terk edilmişlik hissini gizlemeye çalışan Perry, çoğunlukla sorunlarını başka şekillerde örtme yoluna gidiyordu. En sonunda Kanada’dan Kaliforniya’ya ulaştığında iyi bir tenisçi olmasına karşın yönünü oyunculuğa çevirmeye karar vermişti.
Aslına bakarsak Perry’nin sorunlarını “Bağımlılıkları vardı işte, ondan hep.” seviyesine indirmek pek de doğru olmaz. Daha bebekliğinde Perry oldukca ağlayan ve uyumakta zorluk çeken bir yapıya haiz olduğundan, kendisine tabip kontrolünde bazı ilaçlar verilmiş. Tabip kontrolü dediğimize de bakmayın, o ilaçların hiçbiri bugün kullanılmıyor, o etken maddelere izin verilmiyor. Aslına bakarsak Matthew bebek daha o günden bağımlılıkların kucağına atılıyor doğrusu.
Kendisini Friends’te buldu.

Kariyerine Charles in Charge ve Growing Pains dizileriyle süregelen Perry, hemen sonra da Sydney ve Home Free adlı dizilerde boy gösterdi. Esas büyük çıkışını ise yeni bir güldürü dizisi projesi olan “Friends Like Us” ya da malum ismiyle Friends ile yapacaktı.
Friends ile Perry’nin ilişkisi, oyuncu-yapım uyumu açısından baktığımızda âdeta ilk görüşte aşk idi. Perry daha sonraki açıklamalarında “Sanki birisi beni bir yıl takip etmiş, esprilerimi çalmış, tavırlarımı kopyalamış, yaşamdan bezmiş fakat gene de nüktedan yaşama bakışımın fotokopisini çekmişlerdi. Bilhassa bir karakter benim için öne çıkmıştı. Sorun Chandler’ı oynayabileceğimi düşünmem değildi. Ben Chandler’ın kendisiydim.” demişti.
Chandler görevi aslen bir dönem tehlikeye girmişti. Perry yapımcıların ilk tercihiydi fakat 2194 senesinde geçen, Los Angeles Havaalanı’ndaki bagaj görevlilerini mevzu alan bir yapım için söz vermişti. Her neyse ki o yapım gerçekleşmedi ve Matthew Perry, Chandler Bing olarak ekibin en genç ve son olarak katılan üyesi oldu.
Dizi de Perry’nin üstünde baskı unsuru oldu.
Perry, biyografisinde dizi çekmenin bazen acı verici olabildiğini de belirtmişti. “Dizi canlı seyirciyle çekilirken, izleyiciler yeterince gülmezse ölecek şeklinde hissediyordum. Doğal ki bu sıhhatli bir durum değildi fakat kimi zaman tek kelimelik bir komiklik yapıyordum ve gülmüyorlardı. Ben de terlemeye başlayıp, spazmlar geçirirdim. Lüzumlu düzeyde kahkaha attıramadığımda dağılırdım. Bunu her bir gece hissediyordum. Bu baskı beni oldukca fena etkiledi.” diye yazmıştı. Sorunlarını alkolle boğmaya çalıştı sadece şişelerde kendisi kayboluyordu.
Rol arkadaşlarının ikazları ve destekleriyle Perry o dönemde alkolle mücadelesini arttırmış olsa da performansı inişli çıkışlıydı. 1997’de geçirdiği jet ski kazası ise işleri oldukca daha fena hâle getirdi, zira tedavi esnasında Vicodin adlı ağrı kesicinin bağımlısı hâline gelmişti. Alkoldü, ilaçtı derken 2000 senesinde pankreas iltihabı yüzünden hastaneye yatmak mecburiyetinde bırakıldı.
Solunum makinesine bağlandı.

Perry, solunum makinesine bağlanmak zorunda kalmış olduğu bir süreci anlattığı bir röportajda, “5 ay süresince hastanede yattım ve beni ecmo makinesine bağlamışlardı. Doktorlar aileme oradan çıkamayabileceğimi söylemişler*. O makineye bağlanan kişilerin bir çok ölürmüş.** O gece benimki beraber beş şahıs o makineye bağlanmış, yalnız ben hayatta kaldım, ötekiler öldü. Ailemin hastaneden sağ çıkamayacağımı duymuş olmalarına üzüldüm. Kim bilir yaşadığım için oldukca neşeli olmam gerekiyordu fakat ben, akrabalarım bu sözleri duyduğu için oldukca üzgündüm, kızgındım.”* ifadelerini de kullanmıştı.
2018 senesinde da aşırı opioid kullanımı sebebiyle Perry’nin kalınca bağırsağı patlamıştı. Perry bundan dolayı bir süre hastanede yatarken, sonrasında da 9 ay süresince ek tedaviye ve önlemlere gerekseme duymuştu. Perry, sonrasında hem kendisi bağımlılıklarla mücadelesini sürdürdü hem de başkalarına destek olmaya çalıştı.
“İyi yaşadı, iyi sevildi…”
Yaşamı süresince hep bir yetersizlik, bir eksiklik hissiyle yaşayan Perry, bu durumu ikili ilişkilerine de yansıtmıştı. Aslına bakarsak Friends ilk başladığı zamanlarda Jennifer Aniston‘a bir ilgisi vardı fakat bu ilgi karşılık bulmadı. Julia Roberts, Tricia Fisher, Lizzy Caplan, Yasmine Bleet şeklinde isimlerle ilişkileri oldu. Bu mevzuda fikirlerini özetleyen Perry, “Sevgiye ihtiyacım var fakat güvenemiyorum da. Chandler rolümü bırakıp, hakikaten size kim olduğumu gösterirsem beni fark edebilirsiniz ve daha da kötüsü beni terk edebilirsiniz ve ben buna dayanamam.” demişti.
Perry, Malibu Sahili’ndeki 10 milyon dolarlık evini 2012’de Perry House adıyla bir rehabilitasyon merkezi hâline getirmişti. İki yıl sonrasında evi satsa da bağımlılıkla mücadeleye destek olmaya devam etti. Bağımlılığın bir tür zihinsel hastalık bulunduğunun farkındaydı ve pek oldukca kişiye bağımlılıklarını atlatmaları sürecinde destek olmaya çalışıyordu.
Kendi geçmişine de sünger çekmişti, o şekilde ki alkol ya da madde kullandığı zamanlardan kalma görüntüsünü görmemek için Friends dizisini bile izlememişti. Bu süreçte 7 milyon dolar harcamış, 6000 isimsiz alkolikler toplantısına katılmış, 15 kez kliniğe yatmış ve 30 yıl süresince ruhsal destek almıştı.
Son röportajlarından birindeki ifadesiyle Matthew Perry, “İyi yaşadı, iyi sevildi, arayışta olan ve en önemlisi, başkalarına yardım etmek isteyen biri” olarak hatırlanmak istediğini söylemişti. Hakkaten de o şekilde anımsanacak olan Perry, hem güldürüp hem içimizi acıtan, insanları bağımlılık mevzusunda uyaran ve aydınlatan bir figür olarak hayatımızdan geçti.



