Hem Karada Hem de Suda Giden Otomobil: Amphicar

Hem suda hem de karada gidebilen bir vasıta biliyor musunuz? Hayır, 21. Yüzyılın icadı değil, birkaç yüzyıl öncesine ilişik bir proje!
O döneme dair bu şekilde çılgınca teknolojilerin hayata geçirilmesi, kulağa birazcık acayip gelse de “amficar” isminde bu vasıta, periyodunun oldukca ötesinde bir icattı.
Üstelik Türkiye’de de kullanılan hem kara hem de su aracı amficar, iyi mi oldu da bu şekilde yenilikçi bir projeyken hayata tutunamadı?
Amfibi olarak da malum bu araçlar, kara ve su üstünde eşzamanlı olarak hareket edebilme kabiliyetine sahipti.
Bu araçlar, kullanıldıkları ortamın koşuluna uyum sağlayabilme özellikleriyle ünlenmişti. Ticari, askeri ve sivil alanlarda büyük bir işleve haiz araçlar, 19. Yüzyılın ortalarında yaşamımıza dahil oldu. İlk amfibi araçlardan birisi, 1850’lerde geliştirilen Orukter Amphibolos isminde buharlı bir araçtı.
Bakıldığında suda gidebiliyorsa deniz yolculukları için de uygun olabilir şeklinde düşünebiliriz. Sadece bu araçlar, deniz yolculukları için pek uygun değildi.
II. Dünya Savaşı, amfibi araçların kullanımının yaygınlaşmasına yol açan mühim bir gelişmeydi.

Almanya, harp esnasında Porsche Schwimmwagen modelini geliştirirken; ABD, DUKW isminde amfibi kamyonu üretmişti. Bu araçlar, kara birliklerinin ve malzemelerinin deniz yöntemiyle taşınmasında mühim bir rol oynamış ve savaşın seyrini etkilemiştir.
DUKW, bilhassa askerlerin ve malzemelerin suda güvenli bir halde taşınmasını sağlayarak ordunun lojistik enerjisini artırmıştı. Bu zamanda amfibi araçlar, yalnızca su üstünde hareket etmiyor, sıkıntılı kara koşullarında da etkin olabiliyorlardı.
Harp sonrası dönemde de bu araçların gelişimi, hız kesmeden devam etti.

1960’larda Alman mühendis Hans Trippel tarafınca tasarlanan Amphicar 770, sivil kullanım için üretilmiş ilk amfibi otomobillerden birisi oldu. Bu vasıta, kara yolunda bir otomobil şeklinde kullanılabilirken suya girdiğinde de bir tekneden farksızdı. Amphicar 770, devrin otomobil endüstrisi için devrim durumunda bir tasarım olup sivil alanda amfibi araçların kullanılabilirliğini gösteriyordu.
Doğal sivil amfibi araçların yaygınlaşması, maliyet ve üretim zorlukları şeklinde sebeplerden dolayı oldukca fazla ilerleyemedi. Bundan dolayı bu tür araçlar, hususi proje yada oldukca sınırı olan üretimlerle sınırı olan kaldı.
Peki devletimizde amfibi araçlar kullanılıyor muydu?

Türkiye, amfibi araçların askeri alandaki kullanımını çoğaltmak amacıyla kendi mühendislik enerjisini kullanarak yerli amfibi araçlar geliştirmişti. Türkiye’nin geliştirdiği SAMUR (Sahra Amfibi Vasıta), sıkıntılı arazi koşullarında yüksek performans sergileyebilen çağıl bir amfibi araçtı.
SAMUR, TSK’nın ihtiyacı doğrultusunda kara ve su yollarında süratli ve güvenli bir halde hareket edebilmek amacıyla tasarlandı. Bu tür araçlar hem askerlerin hem de stratejik malzemelerin hızla taşınmasını sağlayarak, operasyonel verimliliği artırıyordu.
Arama kurtarma faaliyetlerinde kullanılıyor.

Bilhassa naturel afetlerde meydana getirilen arama-kurtarma faaliyetleri, amfibi araçların en mühim kullanım alanlarından birisini oluşturuyor. Bu araçlar, su baskınları, sel şeklinde afetlerde kara yolunun kapanması durumunda bile kurtarma ekiplerinin süratli bir halde ulaşımını sağlıyor.
Sürecinin oldukca ilerisinde bir teknoloji olarak üretilen bu araçlar, sivil hayatta da oldukça tehlikeli sonuç görevler üstlendiği için oldukça etkili bir kullanım sağlıyor. Kişisel kullanım için pek rağbet görmese de amfibi araçların, afet yardımından turizme kadar geniş bir yelpazede kullanım alanı bulunuyor.


