Mini Cooper Niçin Otomobillerinin Tasarımını Değiştirmiyor?
Mini, niçin senelerdir tasarımını değiştirmiyor? İngiliz otomobil üreticisi, aslen bunu bilgili bir halde yapıyor.
Otomobil modellerinin seneler içindeki değişimine baktığımız süre ”Neymiş ne olmuş” dedirtebiliyor. Sadece Mini, güncel modellerinde de neredeyse ilk modeliyle tıpatıp aynı bir tasarımla karşımıza çıkıyor.
Bu doğal olarak ki rastlantı eseri oluşmuş bir durum değil, markanın bilgili bir tercihi. Sebebini idrak etmek için de markanın evveliyatına küçük bir yolculuğa çıkmak gerekiyor.
Mini’nin ilk tasarımının altında ufak, ekonomik ve yakıt açısından verimli bir otomobil yaratma amacı vardı.
Önden çekişli olan otomobilde motor enine doldurularak iç mekanın geniş, dışının ise ufak olması hedeflendi. Yunan kökenli İngiliz otomotiv tasarımcısı Sir Alec Issigonis, arabanın gövdesini de olabilidğince mütevazi tasarlamış, gereksiz görülen tüm detaylardan arındırmıştı. Böylece üretim maliyeti de düşüyordu.
Sadece Mini, başlangıçta istediği satış başarısını yakalayamadı.
Mini’nin ilk modeli Mini Mk1, 1959’da British Motor Corporation (BMC) tarafınca piyasaya sürüldü. Sadece fiyatı da uygun olmasına karşın başlangıçta istediği satış başarısını yakalayamadı. 1961’de ise John Cooper ile iş birliği sonucu geliştirilen Mini Cooper, işleri kökünden değiştirdi.
Arabanın yarış versiyonunun da üretilmesi ve elde etmiş olduğu başarılarla popülerliği arttı. Artık insanoğlu Mk1’i ve özelliklerini tanımaya başladı. Ve kısa sürede ekonomik bir vasıta olarak ün kazanmıştır.
İnsanların Mini Cooper’ı öğrendikten sonrasında tercih etmesinin iki sebebi vardı.
Birincisi yukarıda da bahsettiğimiz benzer biçimde ekonomik olması. İkinci sebep de tasarımı. Başlangıçta yadırganırken, sonrasında periyodunun otomobillerinin aksine ufak boyutlarıyla insanların ilgisini çekmeyi başarmıştı. Hâlihazırda otomobili olan biri bile kent içi kullanımda avantajları sebebiyle Mini’yi ikinci otomobil olarak tercih etmeye başlamıştı.
Ve bu tasarım, zaman içinde bir marka kimliğine dönüştü.
Seneler içinde ikon hâline geldi. Mini, bu tasarım yardımıyla öteki rakiplerinden değişik, niş bir pazar oluşturabildi ve bu pazarı kaybetmemek adına seneler süresince markaya satış başarısını getiren tasarıma sadık kalındı.
Özetle, arabanın retro ve nostaljik görünümü, artık markanın olmazsa olmaz pazarlama stratejilerinden biri hâline geldi. Doğal ki dijital gösterge ve ekranlar, LED farlar benzer biçimde çağıl dokunuşlar yapılmış oldu sadece marka, dış tasarımda ikonikleşen görüntüyü değişiklik yapmak yerine seneler süresince bir tek ihtiyaca yönelik geliştirmeler yapmış oldu.
Peki siz Mini’nin bu tasarım dilini iyi mi buluyorsunuz?
