Başarısızlıkla Anlamdaş Ford Edsel Niçin Piyasadan Silindi?

Amerikan otomobil endüstrisinin altın çağı olarak malum 1950’lerin sonlarında otomobiller; devasa, krom parlak detaylar, kuyruklu tasarımlarla öne çıkıyordu. Ford ise bu zamanda çığır açacak yeni bir modelle sahneye çıkmaya hazırlanıyordu: Edsel.
Bir zamanlar “geleceğin otomobili” olarak lanse edilen Ford Edsel, 3 yıl benzer biçimde kısa bir sürede otomobil evveliyatına gömüldü ve büyük başarısızlık hikâyesine dönüştü.
Peki, devasa bir markanın bu kadar kısa sürede bu fiyaskoyu yaşamasının ardında ne vardı?
Yüksek beklentiler, büyük hayal kırıklığı oldu.
Büyük bir umutla 1957’de tanıtılan Ford Edsel, 1958’de piyasaya sürüldü. Ford, bu projeye büyük yatırımlar yapmış, pazarlama kampanyasına milyonlarca dolar harcamıştı.
Adını, Ford’un kurucusu Henry Ford’un oğlu Edsel Ford’tan alan arabanın projesi o denli büyük ve iddialıydı ki lansman öncesi ortalama 1 yıl süresince otomobil için âdeta gizem yaratıldı ve parçaları küçük küçük tanıtıldı.
Merak yaratma stratejisi devreye girmişti fakat beklenti ne kadar yükselirse, hayal kırıklığı da o denli derin oluyordu.
Tasarım karmaşası ve talihsiz görünümü vardı.

Edsel’in başarısızlıklarının başlangıcında tasarımı geliyordu. O dönemde otomobillerin “şık” ve “karizmatik” görünmesi beklenirken, Edsel garip ön ızgarası sebebiyle alay mevzusu oldu. Dikdörtgen yerine dikey oval ızgara tasarımı, birçok şahıs tarafınca “wc oturağına” benzetildi.
Hatta bazı müşteriler için o dönemde kabul edilemeyecek derecede “çirkin” bulunmuştu. Tasarımcılar yenilikçi olmaya çalışırken, tüketici beklentilerini tamamen göz ardı etmişti.
Hedef kitleyi yanlış tanıdılar.

Ford Edsel’in piyasada başarısız olmasının bir öteki büyük sebebi ise hedef kitleyi doğru çözümleme edememeleriydi. Ford, Edsel’i orta derslik tüketicilere yönelik bir vasıta olarak konumlandırsa da fiyatlar bu kesimin alım enerjisini zorluyordu.
Vasıta, Ford’un öteki modellerinden daha pahalıydı ve daha ekonomik seçenekler varken tüketiciler bu fiyat farkına kıymet bir yenilik göremedi.
Ek olarak Ford, Edsel’i hem “üst segment” hem de “kitle otomobili” olarak tanıtmaya emek vererek net bir kimlik yaratamadı. Bu da tüketicilerin gözünde büyük bir kafa karışıklığına niçin oldu.
Kalite problemleri de işin içine girince görüntü zedelenmesi yaşandı.

Doğal ki Edsel’in başarısız olmasında başka sebepleri de vardı. Birçok vasıta fabrikadan hatalı çıkıyordu. Yanlış monte edilmiş parçalar, sızdıran bagajlar, hasarlı kablolar Edsel’in hatalarından birkaçıydı.
Üstelik o dönemde Amerikan otomobil pazarında kalite algısı oldukca önemliydi. Kalitesiz bir ilk izlenim, Edsel’in aslına bakarsanız zayıf olan imajını tamamen yerle bir etti. Tüketiciler, bu arızalar sebebiyle bir Ford Edsel sahibi olmayı “riskli” bir tercih olarak görmeye başladı.
Pazarlamada hedef kitleden kopuk kontakt kuruldu.

Ford’un Edsel için yapmış olduğu devasa pazarlama kampanyası da tam anlamıyla bir boşa kürek çekme operasyonuydu. Reklamlarda “geleceğin otomobili” ve “fark yaratan bir tecrübe” vadedilirken vasıta bu beklentiyi karşılamıyordu.
O dönemde ABD’de yaşanmış olan ekonomik durgunluk da etkili oldu. Halk, daha oldukca sağlam ve ekonomik otomobillere yönleniyordu. Edsel ise ihtiyaçtan oldukca lüks tüketim simgesi olarak tanıtılmıştı ve bu da halkın Ford’un bu yeni modeline şüpheyle yaklaşmasına niçin oldu.
Edsel’in hüzünlü vedası yaşandı.

Ford Edsel, 1957’den 1960’a kadar üretildi ve bu kısa sürede yalnızca 118.287 tane satılabildi. Ford da projeden 250 milyon dolardan fazla zarar ederek büyük bir ders aldı.
Yanlış hedef kitle, kalitesiz üretim ve garip tasarım üçgeninde ise Edsel, iyi mi başarısız olunacağını gösteren bir model olarak hafızalara kazındı.
Günümüzde ise Edsel’in bu başarısızlığını görmezden gelen ve ona sadık bir topluluk var. Klasik otomobil dünyasındaki yerini sakınan Edsel’e bir de bu şekilde bakınca her şeyin bir pazarı bulunduğunu görüyoruz.



