Sinema

Netflix’in Yeni Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Netflix’in heyecanla beklediğimiz yeni dizisi “Sıcak Kafa” 2 Aralık Cuma günü seyirciyle buluştu. Mert Baykal’ın yönetmenliğini yapmış olduğu, Afsin Kum’un aynı isminde romanından uyarlama diziyi sizin için spoilersız inceledik.

Hepimiz tarafınca merakla beklenen dizi hakkında ilk izlenimler genel olarak pozitif. Netflix’te ve birçok dijital gösterim platformunda fantastik ve bilim-kurgu türüne yakın Türk yapımları daha ilkin de gösterildi, sadece Sıcak Kafa dizi sektöründeki ilk distopya projemiz. Kısaca beklenti büyük. Daha önceki örneklerin pek de başarı göstermiş olmadığını biliyoruz.

Hatta bir çok kez en oldukça eleştiren ve dalga geçen gene hepimiz oluyoruz. Şu sebeple önümüzde bu alanda yapılmış referans gösterebileceğimiz pek fazla örneğimizin olmadığı bilim-kurgu, fantastik türleri bizim için daima riskli yapımlar oldu. Sıcak Kafa için denenmemişi deneyerek bizim yaptığımız işlere yeni bir nefes getirilmiş diyebiliriz. Isterseniz dizinin incelemesine geçelim.

Sıcak Kafa dizisini ve daha fazlasını Netflix platformunda seyredebilirsiniz.

Dünyaya bir virüs yayılır ve vakalar gelişir.

Tamamımız senelerdir bu biçim apokaliptik yapımları izliyoruz hatta son iki senedir bu kadar ileri boyutlu olmasa da bu şekilde bir pandemi terimini deneyim ederek öğrendik diyebiliriz. Duyduğunuzda ve izlerken sanki pandemi sürecinden etkilenilerek ortaya bu şekilde bir iş çıkmış şeklinde dursa da aslen diziyle aynı isimden uyarlanan kitap, 2016 senesinde yayımlandı. Dizi ise 3 yıl sonunda ortaya çıkarılmış bir yapım. Kısaca hastalık döneminden etkilenilmiş diyemeyiz.

Kelimelerin enerjisini hafife alıyoruz.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Dizide kontakt kanalıyla yayılıp dünyaca bir salgına dönüşen ARDS kısaca “abuklamak” hastalığı söz mevzusu. Bir halde abuklamaya maruz kalan insanoğlu bir süre sonrasında **”**abuklamaya” kısaca enfekte olmaya başlıyorlar. Aniden birbirinden anlam ifade etmeyen cümleler kurarak durmadan konuşuyorlar. Hepimiz bundan korunmak için de kulaklıklar takarak hayatına devam ediyor. Dizimiz, bu hastalık salgına dönüştükten 8 yıl sonrasını konu alıyor.

Sıcak Kafa aslen karakterimizle bağlantılı bir ifade.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Başrolümüz Murat Siyavuş adlı bir dilbilimci ve kendisi tüm bu abuklamalara karşın hastalığa yakalanmıyor. Sadece karakterimizin baş bölgesinde “vücuttan müstesna yüksek ateş” diye belirttikleri bir tesir ortaya çıkıyor. Elbet başrolümüz durumuna bir umar bulmak istiyor ve hikayeyi anlatmaya başlıyor. Sıcak Kafa adı de bu yüzden anlamlı bir seçim olmuş.

Karakterimizin kendi içsel diyalogları, zihninin içindeki karmaşayı görsel anlamda iyi yansıtmışlar.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Görsel efektlerden yana yüzümüz daha önceki yapımlarda gülmediği için birazcık daha gelişme bulunduğunu vurgulamak isterim. Hatta karanlık bir atmosferdeki ışık ve renklerin kullanımı, oldukça iyi düşünülmüş. Ilk olarak mevzusuna baktığımızda alışılmışın haricinde bir salgın ortamı yaratıldığı ve bu biçim bir ortama yabancı olduğumuz için dizinin atmosferine süratli bir halde değil de aşama aşama adapte oluyoruz.

Buna ek olarak İstanbul’u o şekilde bir halde görüyoruz ki dizinin gerçekliğini sorgulatmayan dekor ve mekanlardaki emeği oldukça net görebiliyoruz.

Dizideki karakterler ve oluşumlar ilk bakışta bu biçim bir yapımın bel kemiği sayılan unsurlardan.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Dizide, baskıcı ve kaostan beslenen otoriter bir kurum olarak SMK (Salgınla Savaşım Kurumu); bu durumdan bezmiş ve kötülüğe boyun eğmek istemeyen, çoğunluğu toplumdaki gençlerden oluşan asi birliği Artı 1 adlı iki ana oluşum çıkıyor karşımıza. Bu iki zıt kutup, bana 1960’larda yaşanmış olan dönem vakalarını hatırlattı.

SMK’dan bahsetmişken Fi dizisini izleyenler hatırlayacaktır, başrolümüzü canlandıran Osman Sonant’ın Fi dizisindeki karakterinin adı Sadık Murat Kolhan’dı. İki dizinin de yönetmenliğini Mert Baykal yapmıştı. Elbet bu kasıtlı bir detay mı yalnızca hoş bir rastlantı mü bilemiyoruz.

Öykü, mekan, dekorlar ve satır arasındaki detaylar oldukça güzel; fakat dizinin dünyası birazcık sınırı olan kalmış.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Tüm dünyaya yayılan bir salgın fakat biz bir tek İstanbul’u neredeyse her açıdan görüyoruz. Yalnız başka bir ilimizde yaşanmış olan vakalar etrafından yer yer öykü anlatılıyor. Bu konudaki eksiklik ise aslen aynı şeyi yine yine her karakterden duyduğumuzda bir süre sonrasında “e tamam artık geçin bunu, başka bir informasyon verin, başka noldu peki?” demek istiyorsunuz bir seyirci olarak. Harap olmuş bir İstanbul eşliğinde hala aynı kalan şeylerin bulunduğunu da görüyoruz.

Örneğin kontakt kanalıyla yayılan bir hastalık varken bile iki üç konuşmacıyla münakaşa programı yapılabileceğini görüyoruz. Hepimiz kulaklık takıyor ve kulaklığı çıkardıklarında da tıpkı pandemi döneminde maskeyi koluna takanlar şeklinde, kulaklıkları bazı karakterlerin kolunda görüyoruz. Neredeyse bir çok mekanda değişik materyallerle ses yalıtımı yapıldığını görüyoruz. İnsanlar bununla yaşamaya alışmış durumdalar. Bir süre sonrasında siz de bu gerçekliğe ve hikayenin anlatısına odaklanıyorsunuz.

Oyunculuklara diyecek bir şeyimiz yok sadece senaryo birazcık daha iyi işlenebilirdi.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Abuklayanların kurmuş oldukları cümleler en ilgi çekici detaylardan biri. Hatta hakkaten de dikkatli dinleyince İkinci Yeni şiirlerinden hallice olan bu cümlelerin amacına hizmet etmiş olduğu görülüyor. Enfekte olmak yerine “abuklamak” ifadesi kullanılıyor. Abuklayanların kurmuş oldukları cümleleri duyduğumuzda gerçekliği sorguluyoruz ikimiz de.

Heyecanla görmeyi beklediğimiz adların olduğu bu dizide düzgüsel karakterlerimize iki anlamlı cümle, kayda kıymet bir diyalog yazılabilirdi aslen. Kitap uyarlaması olduğundan hikayeyi bozmamak adına pek dokunulmamış. Gene de ince bir dokunuşla vakaları daha iyi anlayabileceğimiz birkaç cümle olabilirdi.

Daha ilkin denenmemişi tecrübe etmek elbet Türk yapımları için fazladan risk taşıyor.

Netflix’in Distopik Türk Dizisi Sıcak Kafa İncelemesi [Spoilersız]

Altından kalkabildiler mi, acaba hayal kırıklığına uğrar mıyız diye düşünüyor olabilirsiniz. Bu tarz şeyleri bir seyirci olarak ben de düşündüm. Sadece şunu oldukça net bir halde söyleyebilirim, her ne kadar riskli bir iş olsa da Sıcak Kafa, bizim sektördeki yapımlarımız arasındaki en değişik ve olağan dışı işlerden biri diyebilirim.

Hepimizin aşk, konak, töre, namus, katliam, intikam, çarpık insan ilişkileri derken, hanıma şiddete dikkat çekmek adı altında bunu açıkca yayınlayanların dünyayı kurtarıyor edasıyla övündüğü bir düzende böylesine yenilikçi bir şeyi denemeleri bile alkışı hak ediyor.

Her insanın bir ümit var mı diye düşündüğü karanlık bir atmosferde metaforlar eşliğinde ümit verici bir yapım ve güzel bir öykü izliyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu