James Bond Filmlerindeki İkonik 7 Otomobil

James Bond dendi mi akla gelen birkaç şey var: şık ekip elbiseler, egzotik mekânlar, güzel hanımefendiler ve doğal ki görkemli otomobiller!
James Bond’un peşinden ayrılmayan bu süper otomobiller, filmler kadar hafızalara kazındı.
007’nin dünyasında bayağı araçlar yoktur; Bond’un otomobilleri bununla beraber birer gizli saklı tabanca, bir kaçış aracı ve coşku deposudur.
Aston Martin DB5: Efsanenin Başlangıcı
Aston Martin DB5, James Bond’un simgesi hâline gelmiş ve kim bilir en ikonik otomobil. 1964 yapımı Goldfinger’da karşımıza çıkan ve Bond karakteriyle âdeta bütünleşen vasıta, gümüş rengiyle de gözümüzü alıyor.
Zarif hatları ve doğal ki yenilikçi özellikleriyle dikkat çeken DB5; gizli saklı makineli tüfekler, şampanya soğutucu, faks makinesi, döner plaka numaraları ve duman salan egzoz şeklinde donanımlara sahipti.
Sonraki yıllarda da Thunderball, GoldenEye, Skyfall ve No Time to Die şeklinde birçok Bond filmimizde DB5’in modernize edilmiş versiyonları yer aldı.
Toyota 2000GT: Japon Zarafeti ve Yenilikçiliği

1967 yapımı Bir tek İki Kere Yaşarsın (You Only Live Twice) filmimizde James Bond, ilk kez Japonya’da sahne alıyor ve bu egzotik atmosferde onu Japon otomotiv endüstrisinin incisi olan Toyota 2000GT ile görüyoruz. Ek olarak bu vasıta, Bond’un maceralarında kullandığı ilk Asya menşeli otomobil olma hususi durumunu de taşıyor.
Film için hususi olarak iki üstü açık model üretildi; şundan dolayı Sean Connery’nin boyu, orijinal tavan yüksekliği için fazla uzundu. Bu sayede filmimizde 2000GT’yi bir cabriolet olarak gördük ki bu, orijinal versiyonda sunulmayan bir özellikti.
Toyota 2000GT’nin süratli ve çevik yapısı, Bond’un düşmanlarından kaçmasını ve Japonya’nın dar sokaklarında hızla manevra yapmasını sağlamış oldu.
Lotus Esprit S1: Denizde de Süratli!

1977’de gösterime giren The Spy Who Loved Me filmi ise Bond’un karada olmasıyla birlikte suda da hızını kesmediğini gösterdi. Lotus Esprit S1, o devrin en yenilikçi spor otomobillerinden biriydi ve filmin unutulmaz sahnelerinden birinde denizaltına dönüşerek herkesi şaşkına çevirdi.
Aracın denizde yüzebilmesi ve periskopu ile düşmanları izlemesi, Bond’un her ortamda hazırlıklı bulunduğunu kanıtladı. Temas mayınları, boya tabakası ve arkadan gelenlerin görüşünü engellemek için çimento püskürtücü ise bu arabayı efsaneleşmiş hâline getirdi.
Aston Martin V8 Vantage: Güç ve Yoldam Bir Arada

1987 yılında yapılmış The Living Daylights filmimizde Bond, bir kez daha Aston Martin markasına döndü sadece bu sefer DB5 yerine V8 Vantage ile. Kuvvetli spor otomobil, hız ve zarafeti bir araya getiriyordu.
Filmdeki model, Bond’un hususi modifikasyonları yardımıyla roket fırlatıcılar, lastik çivileri, lazer kesiciler ve hatta lastik delici bir sistemle donatılmıştı.
Sıkıntılı kış koşullarında bile V8 Vantage’ın performansı Bond’u yarı yolda bırakmadı. Otomobil, No Time to Die filmimizde de bir kez daha ekranlarda boy gösterdi.
BMW Z8: Alman Mühendisliğinin Gücü

1999 yılında yapılmış The World Is Not Enough filmimizde karşımıza çıkan BMW Z8, Bond’un kısa süreliğine de olsa bir Alman otomobili kullandığı ender anlardan biriydi.
Z8, 007 için hususi olarak modifiye edilmişti ve uzaktan kumandalı roket fırlatıcıları ve ultra sağlam titanyum kaplamasıyla düşmanlarını alt etmeye hazırdı. BMW’nin ikonik roadster modeli, Bond’un lüks ve teknoloji dolu araçlarına güzel bir örnekti.
Aston Martin DBS V12: Hızın En Zarif Hâli

2006 yılında yapılmış Casino Royale filmimizde Daniel Craig’in canlandırdığı Bond, bir başka Aston Martin modeli olan DBS ile hızını gösterdi.
Şık ve kuvvetli spor otomobil, Bond’un karizmasına ve yenilikçi ruhuna muhteşem bir halde uydu. 6 litrelik V12 motoruyla etkisi altına alan bir hız sunan DBS, Bond’un maceralarının altını çizdi.
Ek olarak Quantum of Solace filmimizde de bu model kullanıldı ve seyircilere unutulmaz aksiyon sahneleri sundu.
Aston Martin Valhalla: Geleceğin Hız Canavarı

Bond’un gelecekte de hızdan ve şıklıktan taviz vermeyeceğini kanıtlayan Aston Martin Valhalla, 2021 yapımı No Time to Die filmimizde tanıtıldı. Bu hibrit süper otomobil hem çevre dostu teknolojisi hem de yüksek performansıyla dikkat çekti.
007’nin yeni nesil araçları, gelecekte de aksiyonu ve hızı doruklarda yaşatacak şeklinde görünüyor. Valhalla, Bond’un mirasını geleceğe taşıyan bir hız ve yenilik simgesi olarak karşımıza çıkıyor.
Her biri, kendi periyodunun teknolojik yeniliklerini ve tasarım anlayışını temsil eden bu araçlar, Bond’un daima bir adım önde olmasını da sağlamış oldu.
Sizin hafızanızdan silemediğiniz aracı var ise yorumlara bekliyoruz.



