2023’ün En İyi Oyunları – Webtekno – Güncel Teknoloji Haberleri ve Video İncelemeleri

2023 yılı, oyun dünyası için hakikaten unutulmaz bir yıl oldu. Birbirinden mükemmel oyunlar, hem yeni nesil konsolların hem de PC’nin enerjisini gözler önüne serdi. The Game Awards’ta da ödüllendirilen bu oyunlar, oyuncuların kalbini fethetti. Bu listeyi yapmak bizim için oldukca sıkıntılı olsa da bu yıl çıkan oyunlar arasından en oldukca sevilen 15 oyunu sizler için listeledik.
Oyun sektörü hakikaten bu yıl en görkemli dönemlerinden birini yaşadı. Bazı oyunlar, uzun seneler beklenen remake’lerle karşımıza çıktı; bazı oyunlar ise yepyeni bir oyun deneyimi sunarak bizleri şaşırttı.
Bu yıl neredeyse her oyun türünde birçok başyapıt gördük. Bu oyunlar, hem grafikleri hem hikâyeleri hem de oynanışlarıyla bizi âdeta büyüledi.
2023’ün en oldukca sevilen oyunları:
Bu senenin tüm ödüllerini toplayan, uzun seneler sonrasında bile adından söz ettirecek, senenin en iyi oyunu: Baldur’s Gate 3
Çıkış yapmış olduğu zamandan bu yana hâlâ Steam’in “en oldukca oynanan oyunlar” listesinden düşmeyen Baldur’s Gate 3, hakikaten bir tutku yapımı. İzometrik CRPG olarak bir çok oyuncuya hitap etmeyen bir oyun türü olsa da türü sevip sevmeyen tüm oyuncuları kendine bağlamayı başardı. Hatta deyim yerindeyse tüm oyuncular bu oyunu oynamak için âdeta çıldırdı.
Her macerada sunmuş olduğu özgürlükle hikâyelere yön verebilme imkânı, oyuncuların oyunu oynarken her seferinde değişik bir tecrübe yaşamasına olanak tanıdı. Üstelik onca diyaloğa karşı bir de bu oyunun Türkçe olarak çıkması, Türk oyuncuların gönüllerinde taht kurmasına sebep oldu.
Bu kadar derin bir rol yapma deneyimini, ustaca sinematikler ve seslendirmelerle birleştiren bu oyunun, eşi benzerini yakın bir zamanda yine görmek pek mümkün görünmüyor. Bizim için senenin, hatta kim bilir tüm zamanların en iyi oyunu, Baldur’s Gate 3.
- Metacritic: 96
- Opencritic: 96
Gökyüzünden derinliklere eşi olmayan bir serüven, seneler süresince hatırlanası efsaneleşmiş: The Legend of Zelda: Tears of the Kingdom
Nintendo gene yapmış oldu yapacağını ve “The Legend of Zelda: Tears of the Kingdom” ile oyun yaşamına damgasını vurdu. Zelda evrenini Hyrule’ın derinliklerine ve gökyüzünün ötesine taşıyarak, bizleri âdeta bir bulgu serüvenine çıkarttı. Her köşede yeni bir sürpriz, her an yeni bir serüven var.
Oyunun özgürlük duygusu, oyuncunun merakına sınır koymayarak, bulgu ve bulmaca çözme anlarını daha da anlamlı kılıyor ve her keşifte sizi ödüllendiriyor. Oyuncuların kendi çözümlerini yaratmalarını teşvik eden bulmacalar, oyunu bir tek bir serüven oyunu olmaktan çıkarıp, resmen bir zekâ oyununa dönüştürmüş.
The Legend of Zelda: Tears of the Kingdom; bir tek bir devam oyunu değil, bununla birlikte Zelda serisinin ve Nintendo Switch’in taçlandırıcı bir başyapıtı. Oyunun görselliği, yenilikçi oynanışı ve varlıklı hikâyesi o denli iyiydi ki Baldur’s Gate 3 olmasaydı bu yıl tüm ödüllerin sahibi olurdu.
- Metacritic: 96
- Opencritic: 96
Karanlığın içinde bir ışık, bu senenin en şaşırtıcı oyunu: Alan Wake 2
2010 senesinde kaybolan meşhur korku yazarı Alan Wake’in maceralarını mevzu alan Alan Wake 2, korku oyunlarına yeni bir nefes getirdi. Ruhsal gerilim ve aksiyonu muhteşem bir halde harmanlayan bu oyun, hem görsel hem de ses efektleriyle bizleri âdeta büyüledi.
Oyunun iki değişik hikâye modu sunması oyunun dikkat çeken unsurlarından biri. Alan Wake olarak karanlık bir boyutta mahsur kalan yazarın kaçış mücadelesini oynarken, Saga Anderson olarak da Bright Falls nahiyesinde işlenen gizemli cinayetleri araştırıyoruz.
Game Awards’ta da yaptıkları dans şovuyla ve almış olduğu ödüllerle fırtınalar estiren, bütçeleri birazcık daha olsa daha neler yapacaklar dediğimiz bu yapım, hem hikâyesi hem de oynanışıyla sizi kendine bağlayacak ve korkudan tırnaklarınızı yiyeceksiniz.
- Metacritic: 88
- Opencritic: 89
Bahsettiğimiz dans şovundan haberi olmayanlar aşağıdaki videoyu izleyebilir:
Her yaşa ve her zevke hitap eden, bu senenin müzikal şöleni: Super Mario Bros. Wonder
Zelda’dan bahsettiğimiz bir senede Mario’dan da bahsetmesek olmaz. Her insanın Mario adını görünce bir ihtimal: “Bu çocuk oyunun burada ne işi var?” diyeceğinizi tahmin ediyoruz. Bu kadar rahat bir hikâyeye, bu kadar rahat bir görünüşüne karşın niçin burada Mario var derseniz; Mario oyunları hakikaten birer başyapıt.
1985’ten bu yana aynı formülü uygulamaya devam eden Nintendo’ya gore bir oyunun başarı göstermiş olması için süper bir hikâye anlatımına ve görkemli grafiklere haiz olmasına gerek yok. Nintendo, bizim eski zamanlarda bir oyunu oynarken hissettiğimiz duyguları ve o eğlenceyi yaşatırsa oyunların aslına bakarsan başarı göstermiş olacağını biliyor.
Mario oyunları da aslen işte hep bu yüzden başarı göstermiş oluyor. Hakikaten siz de bizim benzer biçimde bir kez talih verirseniz, oynarken eğlenceye boğulacaksınız. Hem nostalji yaşamak hem de yeni bir maceraya atılmak isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat.
- Metacritic: 92
- Opencritic: 91
Geçmişte de günümüzde de yüksek puanlar alarak kendinden söz ettiren: Resident Evil 4
2005 senesinde çıkan ilk Resident Evil 4, oyun yaşamına âdeta yön vermişti. Şu zamanda bile oyuncular tarafınca “Niçin Remake yapılıyor?”, “Günümüz şartlarında bile oynanabilir.” benzer biçimde eleştirilere maruz kalsa da iyi ki remake yapılmış.
CAPCOM’un yapmış olduğu öteki remakeler benzer biçimde bu oyun da görkemli bir remake olmuş. Küçüklüğümüzde, ilk oyunu oynarkenki yaşadığımız korkulu köy atmosferini korumayı oldukca iyi başarmış ve eski oyunun tasarımını, günümüz dunyasına oldukca iyi taşımış. Bir ihtimal bunca güzel oyun olmasaydı, Resident Evil 4 senenin oyunu seçilebilirdi.
- Metacritic: 89
- Opencritic: 89
Game Awards’ta ödül alması beklenen fakat eve eli boş dönen: Marvel’s Spider-Man 2
İlk oyununu sevmiş olarak oynadığımız örümcek çocuğun 2. oyunu da sevmiş olarak oynadık. İlk oyundan değişik olarak 2 örümcek evladı da denetim edebildiğimiz bu yapımda ek olarak bu sefer ağ atmak yerine uçabiliyoruz. Ek olarak öteki kullanabildiğimiz her kabiliyete de bayağı bir çeşitlilik eklenmiş.
Etkisi altına alan sahneleri, hikâyesi ve akıcı oynanışıyla gene Insomniac Games oldukca iyi bir iş çıkartmış diyebiliriz. Tek üzücü olan ise Game Awards’ta hiçbir ödül alamaması.
- Metacritic: 90
- Opencritic: 90
Bu yıl da bizlere “hadouken (aduket)” attıran: Street Fighter 6
Dövüş oyunlarının hep aynı şekilde ilerlediği bu yıllarda bu yıl farklılık yaparak çıkış icra eden Street Fighter 6, girmiş olduğu riske karşın oldukca sevildi ve ilk kez açık dünya bir dövüş oyunu olarak karşımıza çıktı. Fakat gelin görün ki tahmin edeceğiniz suretiyle öteki her şey aynı. Bunu fena bir olaymış benzer biçimde yazıyormuşuz benzer biçimde algılanmasın zira ikimiz de Street Fighter 6’yı oldukca sevdik.
- Metacritic: 92
- Opencritic: 92
Klasiklere saygı duyan, çağdaş, tatlı bir RPG: Sea of Stars
Sea of Stars; Chrono Trigger, Final Fantasy 6 ve hatta Yıldız Ocean: The Second Story benzer biçimde 90’lı yılların en iyi RPG oyunlarının en iyi taraflarını alıp bunaltıcı yönlerinden tamamen arınmış çağdaş bir RPG oyunu. Oyunun hikâyesi klasik serüven ve dostluk benzer biçimde temaları işlemesine karşın bizi bazı sahnelerde oldukca şaşırttı ve duygulanmamıza sebep oldu.
Ek olarak oyunun müziklerine de değinmesek olmaz. Oyunun müzikleri hakikaten şahaneydi. Aslına bakarsanız Chrono Triggerin bestecisi Yasunori Mitsuda, oyunun şarkılarının bestelenmesinde vazife almış. Özetlemek gerekirse özetleyecek olursak; indie bir oyun olmasına karşın Baldur’s Gate 3 benzer biçimde büyük bir RPG oyunun çıkmış olduğu bu yılda, en iyi RPG oyunlarından biri diye anılmak, hakikaten takdire şayan bir durum.
- Metacritic: 87
- Opencritic: 89
Öteki bir ayıla bayıla oynadığımız remake: Dead Space
Normalde çokça eleştiri yağmuruna tutulan EA şirketi, sonunda oyunculardan tam not almayı başardı. Genel anlamda online oyunlar yaparak para kazanmayı hedefleyen EA, bizleri şaşırtarak oldukca güzel bir remake ile karşımıza çıktı. Aslına bakarsak Dead Space oyunun, bir remake’e ihtiyacı olup olmadığı tartışılır fakat iyi ki olmuş.
Resident Evil 4 için yazdığımız her şey aslen bu oyun de ilgilendiriyor. Bazı eski kalmış sahnelerin tekrardan yorumlanarak günümüz zamana gore yine düzenlenmesi, oyundan aldığımız korkuyu, gerilimi ve zevki zirveye taşıdı. Aferim EA, bu şekilde devam et.
- Metacritic: 89
- Opencritic: 89
Cehennemin kapılarını tekrardan aralayan: Diablo IV
Fanlar tarafınca eleştiri yağmuruna tutulan Diablo 3’ten sonrasında Blizzard, o eski oyunlarındaki karanlık ve ürkütücü temayı tekrardan getirerek birazcık akıllanmış benzer biçimde görünüyor diyecektik fakat getirmiş olduğu güncellemeler ile saçma kararlar almış benzer biçimde.
Oyunun, Metacritic’teki oyuncu skoru 2.2 olarak gözüküyor. Görkemli sinematikleri ve oynanışı ile hakikaten size güzel bir tecrübe yaşatabilir fakat sürekliliği mevzusunda sizlere aynı şeyi söyleyemeyeceğiz benzer biçimde.
- Metacritic: 86
- Opencritic: 88
Çakma mobil oyun trailer’ları benzer biçimde çıkıp, hakikaten mevcud: Final Fantasy XVI
Trailer’larını izlediğimizden bu yana o asla var olmayan düzmece mobil reklamları benzer biçimde görünen, Final Fantasy 16 hakikaten gözüktüğü gibiymiş be. O ihtişamlı, görkemli, epik boss savaşları hele ki bir de o Devil May Cry seçimi aksiyon sistemi ile aklımızı başımızdan aldı.
Fakat oyun tek bu bahsettiğimiz şeyleri bu tarz şeyleri içeriyor işte. Geriye kalan her şey açıkcası biz için birazcık sıkıcıydı. Bir yanda alengirli sahneleri ile gözlerimizi kamaştırırken bahsettiğimiz sıkıcılık, oyunun temposunu koruyamamasına sebep olmuş. Fakat doğal ki her şeyi bir kenara atarsak oynamaktan acaip keyif aldık ve siz değerli üyelerimizin de alacağını düşünüyoruz.
- Metacritic: 87
- Opencritic: 88
Ritme gore chipi-chipi-chapa-chapa:Hi-Fi Rush
https://www.youtube.com/watch?v=pgd4aU56Kig
Bethesda’nın Starfield faciasından ilkin pat diye çıkarttığı Hi-Fi Rush, hakikaten oldukca keyifli bir yapım olmuş. Oynarken o eski PlayStation 2 oyunlarındaki benzer biçimde bir his yaşattı bizlere. İlk kez ne bir açık dünyada bir şey toplamak için boş boş gezdik ne de gidip bir bölgeyi ele geçirdik. Hakikaten bu şekilde biçim oyunları bir tek özleyen biz değiliz herhalde
Tek düze koridorlarda yaratıkları kesip öteki bölüme geçerken dönemin iyi mi aktığını bile fark edememişiz. Ek olarak oyunun tüm aksiyon sisteminin kendine özgü bir ritim tarzıyla değişik bir halde yorumlanması acaip güzel olmuş. Hikâyesinin ve oynanış tarzının kendine özgü bir seçimi bulunan Hi-Fi Rush’a, sizler de Game Pass üstünden bir talih verebilirsiniz.
- Metacritic: 87
- Opencritic: 89
Bloodborne PC’ye gelmedi fakat “Pinokyo”lusu geldi: Lies of P
Normalde From Software haricinde muntazam bir Dark Souls oyunu göremiyoruz derken imdadımıza Lies of P yetişti. Pinokyo’nun hikâyesini karanlık ve acımasız şekilde, Bloodborne havasında tekrardan yorumlayan Lies of P, bizi oynarken hem delirtti hem de dünyası ile bizi etkilemeyi başardı.
Game Pass’te de bulunan Lies of P’yi oynarken eminiz ki sizler de seveceksiniz.
- Metacritic: 80
- Opencritic: 82
Bu yıl en oldukca unutulan: Hogwarts Legacy
Seneler sonrasında Potterhead’lerin hayalini gerçekleştiren Avalanche Software şirketi, gerek büyü savaşları, mekanikleri, Hogwarts’ın ruhunu ve dünyasını bizce oldukca iyi yansıtmış. Ek olarak bu firmanın tertipli bütçe planlamasıyla ilk kez bu şekilde bir oyuna giriştiğini de hatırlatmak lazım.
Her ne kadar güzel şeyler yazsak da oyunun hikâyesi ve karakter animasyonları biz için birazcık düşük seviyede kalmış. Her şeye karşın gene de güzel olan bu oyun, Game Awards’ta hiçbir kategoride maalesef ki aday bile gösterilmedi. Âdeta unutulup gitti. Sadece hayranların kalbini kazanmış olacak ki devam oyunun da gelecek senelerde çıkacağı konuşuluyor.
- Metacritic: 84
- Opencritic: 84
Okyanusun derinliklerine derinlemesine bir bakış: Dave the Diver
Bu yıl bir bakalım ya bu neymiş dedikten sonrasında bizi kendisine bağlayan öteki bir yapım da Dave the Diver oldu. Gündüzleri su altında dolaşarak değişik türde balıklar yakalayıp, okyanusun derinliklerindeki gizemleri keşfederken geceleri ise restoranınızı işleterek, yakaladığınız balıklardan leziz suşiler hazırlıyorsunuz.
Ek olarak oyunun hikâyesi de sürükleyici ve bir o denli da garip. Kendine özgü bir gülmece tarzına haiz olan, tatlı grafikleri ve keyifli karakterleriyle Dave the Diver, bir kere başına oturursanız sizleri bilgisayarın başından kaldırtmayacak bir yapım olmuş.
- Metacritic: 90
- Opencritic: 90
BONUS: DLC olduğundan listeye almayı düşünmedik fakat adından bu yıl bol miktarda söz ettiren Cyberpunk 2077’ye de değinmesek olmazdı.
3 yıl ilkin yalan reklam politikası ile resmen noksan bir halde çıkan Cyberpunk 2077, yapmış olduğu 2.0 güncellemesi ve Phantom Liberty DLC’si ile bu yıl her insanın dilindeydi. Oyunun almış olduğu güncelleme sonunda bizlere gösterdikleri reklamlardaki benzer biçimde artık hakikaten rol yapmamıza imkân tanıyor.
Ek olarak 25 saat devam eden DLC hikâyesi de aşırı derecede kaliteli olmuş. Verdiğimiz kararların artık etkilerini sonunda görebildiğimiz Cyberpunk, 3 yıl sonunda tam sürüme ulaşmış benzer biçimde görünüyor. Eğer ki bu zamana kadar oynamadıysanız artık tam vakti.
Keşke 3 yıl ilkin bu şekilde çıksaydın be Cyberpunk…
- Metacritic: 89
- Opencritic: 89
Evet, birçok oyun sonrası listemizin sonuna geldik. Şu şekilde bir bakıyoruz da listemizdeki oyunların bir çok hakikaten senenin oyunu olmaya aday. Umuyoruz ki 2024 yılı da bu şekilde görkemli olur. Gerçi görünüşe gore aslına bakarsan bizi 2024 senesinde da görkemli oyunlar bekliyor.



