Yazılım

Symbian İşletim Sistemiyle İlgili Aklımıza Kazınan 7 Şey!

iPhone ve Android’den seneler ilkin akıllı telefon deneyimini yaşamımıza sokan Symbian işletim sistemi, Nokia ile zirveye ulaştı. Peki bu efsanevi sistemi unutulmaz kılan neydi, hangi özellikleriyle bir nesle teknolojiyi sevdirdi ve niçin sahneden çekildi? İşte dokunmatik ekranlar her yeri sarmadan önceki o devrin yıldızının hikâyesi.

Teknoloji dünyasında bazı adlar vardır, bir döneme damga vurur ve peşinden sükunet içinde tarihin tozlu sayfalarına karışır. İşte Symbian işletim sistemi de tam olarak bu şekilde bir efsaneleşmiş. Hemen hemen “uygulama mağazası” teriminin yaşamımıza girmediği, telefonların bir tek arama yapmak ve mesajlaşmaktan oldukça daha fazlasını yapabileceğinin hayal edilmiş olduğu günlerde o bizlere geleceğin kapılarını araladı.

Bilhassa milenyumun ilk on senesinde bir Nokia telefon sahibi olduysanız, aslen o devrin en kuvvetli ve popüler işletim sistemlerinden birini kullandınız. Symbian, bir telefonun iyi mi kişisel bir asistana, bir oyun konsoluna ve bir multimedya merkezine dönüşebileceğini hepimize gösterdi. Gelin şimdi hafızalarımızı tazeleyelim ve bizi bizlerden alan o Symbian deneyimini tekrardan yaşayalım.

İşte efsaneleşmiş Symbian işletim sistemini unutulmaz kılan o özellikler:

Gerçek “multitasking” ile tanışmamız: Aynı anda birden fazla iş yapmak!

Çoklu Vazife, bugün bizlere oldukça bayağı gelen bir özellik olsa da o günlerde devrimseldi. Symbian yardımıyla telefonumuzda müzik dinlerken aynı anda internette gezinebilir, bir taraftan da gelen mesajlara yanıt verebilirdik. Menü tuşuna uzun bastığımızda karşımıza çıkan o minik uygulama sıralaması, telefonumuzun ne kadar “akıllı” bulunduğunun en büyük kanıtıydı.

Bu özellik, telefonu bir tek bir kontakt aracı olmaktan çıkarıp, günlük yaşamı organize eden kişisel bir yardımcıya dönüştürüyordu. Bir uygulamadan diğerine anında geçiş yapabilme kabiliyeti, Symbian’ı rakiplerinden senelerce önde tutan en temel farklardan biriydi ve bizlere gerçek bir bilgisayar kullandırma hissini yaşatıyordu.

Uygulama yükleme çilesi: O unutulmaz “.sis” uzantılı dosyalar

Başlıksız-1

App Store ya da Google Play’in olmadığı bir dünya düşünün. İşte Symbian’da uygulama yüklemek, tam olarak bu şekilde bir maceraydı. İnternetin derinliklerinden bulduğumuz o meşhur “.sis” yada “.sisx” uzantılı dosyaları ilkin bilgisayara indirir, peşinden Bluetooth ya da data kablosuyla telefona atardık.

Kurulum süreci ise ayrı bir heyecandı. “Sertifika hatası”, “Uygulama uyumsuz” şeklinde ikazlar en büyük korkumuzdu. Kimi zaman bir tek doğru uygulamayı bulmak ve hatasız bir halde kurabilmek bile saatlerimizi alırdı. Bu zorluklarına karşın telefonumuza yeni bir özellik yada oyun kazandırdığımızda hissettiğimiz o başarma duygusu paha biçilemezdi.

Kişiselleştirmenin zirvesi: Her telefona ayrı bir kimlik kazandıran temalar

Başlıksız-1

Symbian, kişiselleştirme mevzusunda adeta bir oyun alanıydı. Telefonunuzun tüm görünümünü baştan aşağı değiştiren temalar yardımıyla iki aynı model telefon bile birbirinden tamamen değişik görünebiliyordu. İkon setlerinden menü renklerine, arka plan resminden saat fontuna kadar her detayı değişiklik yapmak mümkündü.

Bu temalar yardımıyla telefonlar, sahiplerinin karakterini ve zevklerini yansıtan birer aksesuar hâline geliyordu. İnternetten indirilen binlerce parasız ya da ücretli tema, telefonumuzu bunaltıcı standart görünümünden kurtarıp ona benzersiz bir kimlik kazandırmamızı sağlardı. Bu, o dönem için inanılmaz bir özgürlüktü.

Bluetooth’un altın çağı: “At bi’ şarkı” periyodunun başlangıcı

Başlıksız-1

Symbian’lı telefonlar, Bluetooth teknolojisinin altın çağını yaşamamızı sağlamış oldu. Kızılötesinin yavaşlığı ve zahmetinden sonrasında iki telefonu birbirine yaklaştırıp saniyeler içinde fotoğraf, zil sesi ve en önemlisi MP3 formatında şarkılar gönderebilmek büyüleyiciydi. Okul koridorları, “at bi’ şarkı kanka” diyaloglarıyla çınlardı.

Bluetooth bir tek dosya transferi değil, bununla birlikte toplumsal bir etkileşim aracı hâline gelmişti. Yeni tanışılan birinden telefon numarasını istemek yerine “Bluetooth’unu açsana” demek daha popülerdi. Bu teknoloji, dijital içeriğin ne kadar kolay paylaşılabileceğini ve yayılabileceğini bizlere ilk öğreten deneyimlerden biri oldu.

Efsaneleşmiş oyunlar: Snake ve Bounce’un ötesindeki dünya

Başlıksız-1

Nokia denince akla efsanevi Snake (Yılan) oyunu gelse de Symbian, mobil oyunculuğu bambaşka bir seviyeye taşıdı. Renkli ve detaylı grafiklere haiz oyunlar artık avucumuzun içindeydi. Asphalt Urban GT, FIFA, Prince of Persia şeklinde bilgisayar ve konsollardan tanıdığımız büyük yapımlar Symbian’a uyarlanmıştı.

Bilhassa Nokia’nın N-Gage şeklinde tamamen oyun odaklı telefon modelleri, Symbian’ın bu enerjisini sonuna kadar kullanıyordu. Bu cihazlar, bir telefonun bununla birlikte taşınabilir bir oyun konsolu olabileceğinin en net göstergesiydi. Symbian, mobil oyun dünyasının temellerini atan en mühim platformlardan biri olarak tarihe geçti.

Ovi Mağaza: App Store’dan önceki zayıf ses

Başlıksız-1

Apple’ın App Store ile dünyayı değiştirmesinden derhal ilkin Nokia’nın da benzer bir denemesi olmuştu: Ovi Mağaza. Symbian’lı telefonlar için uygulama, oyun ve çeşitli içeriklerin tek bir merkezden indirilmesini amaçlayan bu platform, aslen zamanının ilerisindeydi. Sadece uygulama çeşitliliğinin azlığı ve kullanıcı deneyimindeki problemler sebebiyle hiçbir vakit beklenen patlamayı yapamadı.

Gene de Ovi Mağaza, merkezi bir uygulama dükkanı fikrinin ne kadar mühim bulunduğunu gösteren ilk adımlardan biriydi. Dağınık “.sis” dosyalarıyla uğraşmak yerine tek bir yerden güvenle uygulama indirme fikri, bugünkü mobil ekosistemin habercisiydi. Başarısız bir tecrübe etme olsa da vizyonuyla hatırlanmayı hak ediyor.

Acı fakat gerçek son: iPhone ve Android karşısındaki vedası

Başlıksız-1

Symbian, kendi periyodunun kralıydı sadece değişime ayak uyduramadı. 2007’de iPhone’un tanıtılmasıyla dokunmatik ekran devrimi başladı. Symbian’ın tuşlu telefonlar için tasarlanmış arayüzü, parmakla denetim edilen bu yeni dünyaya adapte olmakta oldukça zorlandı. Karmaşık menüleri ve yavaşlığı, kullanıcıları hızla iOS ve Android’e yöneltti.

Nokia’nın direnmesi ve Symbian’ı modernleştirmekte geç kalması, efsanenin sonunu hazırladı. Bir zamanlar pazarın yüzde 60’ından fazlasına hakim olan işletim sistemi, birkaç yıl içinde adeta yok oldu. Bu hazin son, teknoloji dünyasında zirvede kalmanın ne kadar zor bulunduğunun ve yeniliğe adapte olamayanın iyi mi kaybolup gittiğinin en acı örneklerinden biri olarak aklımıza kazındı.

Bir devrin sonu ve bıraktığı miras

Başlıksız-1

Symbian işletim sistemi artık aramızda olmasa da mirası hâlâ yaşıyor. Bugün kullandığımız akıllı telefonlardaki multitasking, kişiselleştirme seçenekleri ve gelişmiş mobil oyunlar şeklinde birçok özelliğin temelini o attı. Bir nesle teknolojiyi sevdiren, merak ettiren ve öğreten bir okuldu.

*Peki sizin Symbian denince aklınıza ne geliyor? Kullandığınız ilk Symbian’lı telefon hangisiydi ve en oldukça hangi hususi durumunu seviyordunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz! *

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu