Gelecek Tahminlerinde Yanılan Eski Bilim Kurgu Filmleri

Kim ne derse desin, bugün kullandığımız teknolojilerin gelişmesinde eski bilim kurgu filmleri ile anlatılan gelecek tasvirlerinin esin verici tesiri bulunduğunu kabul etmeliyiz. Sadece bir de son aşama başarısız tahminler meydana getiren filmler var. Bazı tahminler iyi ki gerçekleşmemiş derken bazılarının bir an ilkin gelişmesini isteyeceksiniz.
Sanat ve gerçek yaşam devamlı iç içe olmuştur. Bilhassa beyazperde, gerçek yaşamı almış ve yorumlayarak seyirciye sunmuştur. Sadece bazı bilim kurgu filmleri bunun da üzerine ulaşmış ve bilim adamlarının bile hayal edemeyeceği teknolojiler yaratarak geleceği şekillendirmişlerdir. Bu teknolojilerden bazılarını hala kullanıyoruz fakat bazı bilim kurgu filmleri tahmin mevzusunda pek de başarıya ulaşmış değiller.
Günümüzden onlarca yıl ilkin yapılmış eski bilim kurgu filmleri genel olarak geleceğin dünyasını doğrusu bugünü birazcık karanlık resmetmişlerdir. Bu resimde genel olarak insanoğlu yozlaşmış ve yok olmanın eşiğine gelmiştir. İyi ki bazı bilim kurgu filmleri tahminlerinde yanılmışlar. Yoksa listemizdeki filmlerden birinin içinde yaşadığımızı düşünmek bile gece uykularınızı kaçırmaya yetecektir.
Gelecek tahmini yanlış çıkan eski bilim kurgu filmleri:
- Warriors of the Wasteland – Nükleer harp
- Daybreakers – Vampirler
- Blade Runner – Klon hizmetçiler
- Geostorm – Küresel ısınma
- The Running Man – Ölümüne dövüşün keyifli hale gelmesi
- The Island – Köle organ bağışçıları
- Akira – 3. Dünya Savaşı
- Gattaca – Sınıfsal DNA ayrımcılığı
- Heatseeker – Yarı robot yarı insan canlılar
- Rollerball – Savaşların sona ermesi
Warriors of the Wasteland – Nükleer harp
1983 yılında yapılmış Warriors of the Wasteland filmi, İtalya’da The New Barbarians adıyla yayınlanmış ve B film kategorisinde değerlendirebileceğimiz bir yapımdır. Filmimizde, 2000’li yılların başlangıcında bir nükleer harp yaşanmış ve ABD şeklinde ülkelerde bile yırtıcı çeteler yargı sürmektedir. Öykü, Soğuk Harp döneminde tüm dünyayı tesiri altına alan nükleer korkusunu açıkça dile getiriyor. Her neyse ki şu an için herhangi bir nükleer harp korkumuz yok. Şu demek oluyor ki en azından bu sıralar yok.
Daybreakers – Vampirler
Daybreakers oldukça başarıya ulaşmış bir yapım ve bilim kurgusal olmasıyla birlikte fantastik öğelerle de dolu. Aslına bakarsan başlıktan bu fantastik öğelerin dünyaya yargı devam eden vampirler bulunduğunu anlamışsınızdır. Filmimizde vampirler dünyaya egemen oluyor ve yeraltında bulunan kan çiftliklerinde biz insanoğlu tam anlamıyla kanımız için sömürülüyoruz. Günümüzde bu şekilde yaratıklar ya da sömürü sistemleri yok. Sadece filmdeki kan çiftlikleri ile üçüncü dünya devletlerinde bulunan bazı üretim fabrikaları arasındaki benzerlik hakikaten tüyler ürpertici.
Blade Runner – Klon hizmetçiler
1982 yılında yapılmış kült bilim kurgu efsanesi Blade Runner filmi, geleceği hem doğru hem de yanlış tahmin eden yapımlardan bir tanesi. Dünyamızda hakikaten filmdeki şeklinde değişen iklim sebebiyle beklenmedik yağmurlar yağıyor, dijital reklam panoları aldı başını gidiyor fakat hemen hemen insan klonlama teknolojisini yeterince geliştirmedik ve filmdeki şeklinde klon hizmetçilerimiz yok. Olacak şeklinde de görünmüyor bu sebeple bir ihtimal suni zekalı robotlar olabilir sadece insan klonlama işlemi mevzusunda yalnızca teknolojik değil, pek fazlaca etik kaygı da bulunuyor.
Geostorm – Küresel ısınmayla savaşım için iklim uyguları
2017 yılında yapılmış Geostorm filminin tahmini oldukça yakın bir geleceği kapsıyor sadece tahminlerinin gerçekleşmesi için geçmişte de bazı şeylerin değişmiş olması gerekiyor. Filmimizde dünyanın artık küresel ısınma ile savaşım edemediğini ve hususi iklim uyduları yardımıyla havanın denetim edildiğini görüyoruz. Bu tür çalışmaların yapıldığına dair bazı fısıltı gazetesi haberleri duysak da şu an için atmosferi kaplayacak hususi iklim uydularına ihtiyacımız yok. Şu demek oluyor ki en azından şu an için yok.
The Running Man – Ölümüne dövüşün keyifli hale gelmesi
1983 yılında yapılmış The Running Man filmimizde tasvir edilen geleceğe azca kalsın 2000’li yılların başlangıcında yakalanıyorduk. Filmimizde, reality show yayınlarının televizyonlara hakim bulunduğunu ve bu yayınlarda ölümüne dövüşen insanların bulunduğunu görüyoruz. Hatırlayanlar olacaktır, 2000’li yılların başlangıcında televizyonda sürekli reality show gördüğümüz dönem hakikaten her an kan çıkabilecek türden kavgalara şahit olduk. Her neyse ki dijital gösterim platformları imdadımıza yetişti ve bizlere ne verse onu seyretmek zorunda olduğumuz tv kanallarının baskısı azaldı.
The Island – Köle organ bağışçıları
2005 yılında yapılmış The Island filmi aslen mükemmel bir ütopya olarak başlıyor. Özenle bakılan, mükemmel yemekler yiyen ve sırayla fazlaca daha güzel bir yere giden insanların olduğu bir yeraltı sığınağındayız. Sadece film ilerledikçe görüyoruz ki buradaki insanoğlu birer klonmuş ve gerçek insanların ihtiyacı olursa onlara organ vermek için yetiştiriliyorlarmış. Şu demek oluyor ki bir nevi bir çiftlikten söz ediyoruz. İnsan klonlayarak bu şekilde bir çiftlik üretmedik sadece haberleri dikkatli incelerseniz zenginlerin organ ihtiyacı için kaçırılan yoksul çocuklar ile dünyanın değişik noktalarında karşılaşabilirsiniz.
Akira – III. Dünya Savaşı’nın zamanı
Akira, Katsuhiro Otomo imzalı 1988 yılında yapılmış bir anime ve mühim kült filmlerden biri olarak kabul ediliyor. Filmimizde, 3. Dünya Savaşı 1988 senesinde yapılıyor ve 2000’li yılların ilk çeyreğine kadar başta Japonya olmak suretiyle dünyanın hiçbir ülkesi kendini toparlayamıyor. Akira iyi ki bu tahmininde yanılıyor ve şu an için yeni bir dünya savaşı beklenmiyor. Şu demek oluyor ki en azından şu an için beklenmiyor.
Gattaca – Sınıfsal DNA ayrımcılığı
1997 yılında yapılmış Gattaca, günümüz dünyasını kurgulamış ve bunu oldukça rahatsız bir halde yapmıştır. Filmimizde insanoğlu DNA yapılarına bakılırsa belirli sınıflara ayrılıyorlar ve buna bakılırsa yaşamın içinde değişik muameleler görüyorlar. Şu demek oluyor ki ırkçılık DNA üstünden belirleniyor diyebiliriz. Günümüzde gelişen tıp yardımıyla DNA bozuklukları için uygulanan bazı tedaviler var. Tedavi edilmese bile bu tür farklılıklar asla bir insanı toplumda ikinci derslik yurttaş olarak göstermeyecektir.
Heatseeker – Yarı robot yarı insan canlılar
1995 yılında yapılmış Heatseeker filmini de B film kategorisinde değerlendirebiliriz. Filmin resmetmiş olduğu gelecek dünyasında siborg ya da cyborg olarak isimlendirilen yarı insan yarı robot canlılar var ve bu canlılar dövüştürülüyor. Şu demek oluyor ki insanlık teknolojide gelişmiş fakat terbiye mevzusunda daha da yozlaşmıştır. Şu an için bir insanı cyborga dönüştüremiyoruz fakat dönüştürürsek hakikaten üstüne bahis oynanan dövüş etkinlikleri yapmaz mıyız güvenli değiliz.
Rollerball – Savaşların sona ermesi
1975 yılında yapılmış Rollerball filminin kurguladığı geleceğe üzülsek mi sevinsek mi bilemiyoruz. Filmimizde devletler ortadan kalkmış ve yerini firmalar almıştır. Aynı şekilde firmalar yardımıyla artık harp da olmuyordur. Spor müsabakaları yaygınlaşmış sadece maçlar, neredeyse bir harp kadar kayba niçin olacak şekilde şiddetli bir hale gelmiştir. Şu demek oluyor ki harp yok fakat hokey oynarken birileri ölebiliyor. Asla orta yolu bulamıyoruz desenize.
Bugünü tahmin eden eski bilim kurgu filmleri ile oldukça yanlış çıkan bazı tahminlerinden bahsettik. Karanlık bir gelecek resmeden filmleri seyretmek son aşama keyifli olsa da en azından bilim adamlarının bu filmlerin iyi taraflarını örnek almalarını diliyoruz.



