Sinema

The Last Days of American Crime Filmi Münakaşa Yarattı

Geçtiğimiz hafta Avrupa’nın birçok ülkesinde Netflix’in En İyi 10 sıralamasında ilk sırada yer edinen The Last Days of American Crime filmi münakaşa yarattı. Bir soygun filmi olan The Last Days of American Crime’ın baştan aşağı klişelerle dolu ve platformdaki en fena filmlerden biri bulunduğunu düşünenler var.

Rick Remender ve Greg Tocchini tarafınca yazılan bir roman, bugünlerde mühim bir münakaşa başlatmış şeklinde görünüyor. Münakaşanın sebebi romandan ziyade, romandan uyarlanan ve Netflix’te gösterilen bir film. Romanla aynı adı taşıyan ‘The Last Days of American Crime‘ filmi, distopik bir mekândaki bir soygun hikâyesini konu alıyor. Film, birçok Avrupa ülkesinde geçen hafta Netflix’in En İyi 10 sıralamasında birinci sırada yer aldı. Bununla beraber, hepimiz filmin bu popülerliğine aynı gözle bakmıyor.

Forbes’ta bir yazı kaleme alan Sheena Scott, filmin Netflix’te gösterilen en fena filmlerden biri bulunduğunu düşünüyor. Edgar Ramirez, Anna Brewster ve Michael Pitt’in baş rollerinde olduğu, Olivier Megaton’un yönettiği bu 149 dakikalık filmi ‘işkence’ olarak nitelendiren Scott, filmin hikâyesini anlattığında bunu Tom Cruise’un baş rolünü canlandıran yer almış olduğu Minority Report’a (Azınlık Raporu) benzetenlere, The Last Days of American Crime izlemektense Minority Report’u yeniden izlemelerini tavsiye etti.

Yazara gore klişelerle dolu bir film

Bir soygun filmi olan The Last Days of American Crime, ABD’nin Kanada sınırında bulunan gelecekteki bir kentte geçiyor. Bu distopik gelecekte ABD hükümeti suçlularla mücadelede yeni bir tabanca buluyor: American Peace Initiative (Amerikan Sulh Girişimi) isminde olan ülke çapındaki bir radyo sinyali, yasa dışı bir şey yaptığını düşünen herhangi birinin beyninde kısa dönem yaratarak onu engelliyor. Üç suçlu, bir soygun yapmış olup ‘özgürlükler diyarı’ olarak malum Kanada’ya kaçmak istiyor.

Scott’a gore film, soygun türünün tüm klişelerini o denli yeniden ediyor ki, ilk başta bunun bir soygun filmi parodisi bulunduğunu zannediyorsunuz. Yazara bakılırsa filmimizde soygun türünün tüm özellikleri bulunuyor: acı çekiyor şeklinde görünen bir ana karakter son bir soygunun içine çekilir, bu adam bir ‘femme fatale’nin (öldüren çekicilik) aşkına kapılır ve güvenilmez ve dönek bir partner soygundan sonrasında bir tür şaşırtmacaya niçin olarak ana karakterin başarısına ya da çöküşüne niçin olur.

Netflix Türkiye’nin En İyi 10 Listesinde Zirvede Yer Alan Film, Tartışma Yarattı

Filmin hikâyesinde oldukça sayıda boşluk bulunduğunu korumak için çaba sarfeden Scott, her şeyin açıklanmadan kaldığını söylüyor. Yazara gore filmdeki tüm alt hikâyeler, seyircinin dikkatinin ana hikâyeden başka bir yöne çekilmesine niçin oluyor. The Last Days of American Crime şu anda Fransa, Almanya, İtalya ve İsveç şeklinde ülkelerde birinci sırada içeriyor. Film Netflix Türkiye’nin Top 10 sıralamasında de birinci sırada içeriyor. Peki, sizin bu filme dair düşünceleriniz nedir? Yazar bu mevzuda haklı mı, yoksa birazcık fazla mı abartıyor?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu