Beyin Okuma Yakın Gelecekte Mümkün Olacak mı?

Gelişen teknolojiyle beraber beyin görüntüleme teknikleri ve suni zeka ile beyin okumaya artık bir adım daha yakınız. Bilim kurgu eserlerinden aşina olduğumuz bu düşünce yakın gelecekte mümkün olabilir.
Bir başkasının düşüncelerini okumak, ne hissetiğini bilmek bizlere daima ilgi çekici ve bir o denli da ürkütücü gelir. Bu düşünce, bilim kurgu filmlerine, kitaplarına, oyunlarına da sıkça yansıyor. Bu alan ile ilgilenen nörobilim, yeni teknolojileri kullanarak duyguları ve düşünceleri okumayı mümkün hale getirmeye çalışıyor.
Suni zekanın gelişmesiyle beraber, “beyin okumak suni zeka ile gerçekleştirilebilir mi” sorusu da gündeme gelmiş oldu. Bu yazımızda bu alanda yaşanmış olan gelişmelerin, beyin okumanın mümkün olup olmayacağına dair çalışmaların bir derlemesini bulacaksınız.
Beyin okuma teknolojisinde gelinen nokta:
- Çin ve ABD, suni zeka ve sinirbilim araştırmalarına öncülük ediyor. ABD Müdafa Bakanlığı, anıları düzeltmek için kullanılabilecek bir teknoloji geliştiriyor.
- Bir tek bilim adamları değil; Elon Musk’ın Neuralink’i ve Feysbuk benzer biçimde büyük oyuncular da dahil olmak suretiyle çeşitli firmalar da bu mevzuda ilerleme kaydediyor. Feysbuk, kullananların konuşmadan kontakt kurmasını sağlayacak bir beyin-bilgisayar arayüzü oluşturmak için bir projeyi finanse etmişti. Neuralink ise beyin implantları üstünde çalışıyor ve Nisan 2021’de, firmanın implante edilmiş çipini kullanarak zihniyle oyun oynayan bir maymunun videosunu yayınlamıştı.
- Bir Amerikan şirketi olan Kernel, tüketici pazarı için beyin aktivitesini gerçek zamanlı olarak kaydedebilen bir kulaklık geliştirmişti.
Yalan makinesi nihayet gerçek olabilir mi?
Eğlence amaçlı ya da polis sorgularında kullanılan türevleri olsa da bunlar hala güvenilir %100 doğru data sunan cihazlar değil. Gelinen aşamada doğru data sunan bir yalan makinesi hala buluş edilmedi.
Bu teknolojiler hangi amaçla kullanılabilir?

Bu teknolojiler hala halkın kullanımına sunulmuş olunmasa da bu cihazları kullanarak çalışanlarınızın beyin dalgalarını izleyerek duygularını öğrenebilirsiniz. Ya da birinin beyin aktivitesinden kredi kartı şifresini öğrenebilirsiniz.
Tüm bunların yanında bu tıbbi cihazlar hastanelerde de kullanılabilir. Mesela hastanelerde yatağa bağlı, nüzul geçirmiş, konuşamayan ve kontakt kuramayan insanoğlu için yeniden dünyayla iletişime geçmenin yolu bu cihazları kullanmak olabilir. Makinelerin insan nöronlarıyla etkileşime girmiş olduğu düşünüldüğünden bu hızla gelişen teknolojinin sıhhat alanında Alzaymır ve Parkinson benzer biçimde hastalıkların anlaşılmasında ve tedavisinde de kullanılabileceği düşünülüyor.
Beyin aktivitesi ölçülen öğrencilerin hangi kavramlarda iyi olduğu anlaşılabiliyor

Beynin aktivitesini okumak için PET, EEG, fMRI benzer biçimde çeşitli beyin görüntüleme cihazları bulunmaktadır. Bir fMRI makinesine haiz bilişsel psikologlar, bir kişinin depresif düşüncelere haiz olup olmadığını söyleyebiliyorlar. Bunun yanında bir öğrencinin beyin kalıplarını öğretmenininkilerle karşılaştırarak hangi kavramlarda iyi bulunduğunu da görebiliyorlar.
Suni zeka ile beyni okumaya gerek kalmayabilir

Princeton Üniversitesi (Princeton University)’nden sinirbilimci Norman, fMRI cihazlarıyla beyin okumanın tam anlamıyla mümkün olmadığını fakat suni zekanın öğrenme modellemeleriyle buna gerek kalmayabileceğini dile getirmişti. Suni zeka kişinin beyin modellemesini, fikir kodlarını öğrendiğinde kısacası beyinde etken olan yerlerle kelimeler/harfler arasındaki bağlantıyı çözdüğünde artık felçli hastalar, konuşma yetisini herhangi bir nedenle yitirmiş hastalar da kendilerini ifade edebilir hale gelecekler.
Şu an gelinen noktada günümüzün nöroteknolojisi, düşünceleri yada duyguları hala çözemiyor. Sadece suni zekanın öğrenme sistemleriyle bu hedefimize kısa sürede ulaşıp beyin modelleri ve fikir kodları hakkında data sahibi olabiliriz.
Peki ya bizim nörohaklarımız?

Bu gelişmelerle birlikte dünya genelinde hem halk hem de devletler, nörohaklar mevzusunda endişelenmeye başlamış benzer biçimde duruyor. Mesela Şili, vatandaşlarına nörohaklarını güvence edecek olan dünyanın ilk yasası üstünde çalışıyor. İspanya ise gelecekteki yasama projelerine rehberlik etmesi amacıyla bağlayıcı olmayan bir Dijital Haklar Sözleşmesi’ni kabul etmişti. Nöroteknolojinin yeni gelişen bir alan olması ve bu alan hakkında fazla bilginin olmaması hazırlanan yasaları kısıtlı hale getiriyor. Sadece global anlamda bu mevzuda insanların endişelerinin arttığı ve bir uyanışın başladığı görülüyor.
Kaynaklar: 1, 2, 3



