BMW’den Elektrikli Otomobillerin Geleceği Hakkında Izahat

Elektrikli otomobillerin günümüz otomobil piyasasında bir numaraya yerleşmiş olmasının en mühim sebebi, çevreci, karbon salınımını sıfıra indiren otomobiller olmaları. Sadece oldukça geniş bir kesime bakılırsa elektrikli otomobiller övüldükleri kadar masum değiller.

Her ne kadar içten yanmalı motora haiz ‘klasik’ otomobillere bakılırsa ‘yeşil’ olsalar da elektrikli otmobillerin üretimden yakıt olarak kullandıkları elektriğin üretimine kadar pek oldukça noktada halen karbon sıfır bir oluşum yok. Bu da sonucunda onları da ‘yeşil olmayanlar’ sınıfına sokuyor.

Pek oldukça otomobil devi karbon sıfır hedefleri doğrultusunda 2030-2040 şeklinde yıllara gelindiğinde tamamen elektrikli otomobile geçmiş olacak

Otomobil sektörünün en büyük hedefi artık bu. Tamamen elektrikli üretip gelecek yıllarda içten yanmalı motorların sonunu getirmek.

Hatta geçtiğimiz günlerde bu mevzuda sektörde ses getiren bir durum yaşandı. Tamamen elektrlikli hareketinde tartışmalı hamleleri ve açıklamaları bulunan Toyota’nın bu geçişe karşı çıkan CEO’su Akio Toyoda çekilme etti.

BMW ise sektördeki dönüşümde epey süratli hareket eden markalardan biri ve gelen son açıklamalar, firmanın 2030 hedeflerini son aşama ciddiye aldığını gösteriyor;

Firmanın Sürdürülebilirlik ve Mobilite Stratejilerinden Görevli Başkan Yardımcısı Thomas Becker’dan gelen açıklamalara bakılırsa BMW, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda tüm tedarik zincirini yeşil yapmayı hedefliyor.

Üretimlerin gerçekleştiği fabrikalarında kullanılan enerjiyi sürdürülebilir enerjiye dönüştürdüklerini söyleyen Becker, firmanın 2030 hedefleri içinde tüm enerji kullanımlarında karbon ayak izlerini %80 oranında azaltmak bulunduğunu da vurguluyor.

Sadece en mühim adımlardan biri, tedarik zincirini kapsayan kısım. Alüminyumdan çeliğe kullanılan tüm mtateryallerde tedarik zincirinin ayak izinin %20 oranında azaltılması hedefleniyor.

Minik bir oran şeklinde görünse de birbirinden değişik üretim ve hammadde alanlarını kapsayan sektörlerdeki değişimi de temsil etmiş olduğu için bu oran aslen anlamlı bir düşüşe işaret ediyor.

‘Hakikaten yeşil’ bir otomotiv sektörü inşa etmek için yalnızca pillerin değil aracın tamamında kullanılan tüm hammadelerin de karbon ayak izinin hesaba iştirak etmesi icap ettiğini belirten Becker, gelecekte Paris İklim Anlaşması şeklinde kapsamlı anlaşmalara verilen sözlerin tutulması için otomobillerin ‘yeşilliğinin’ daha geniş kapsamlı raporlarla değerlendirilmesi icap ettiğini vurguluyor.

Otomotiv endüstrisinde tedarik zincirinin tüm adımlarına şeffaflığı öne çıkaran bir oluşum da var; Catena-X

Sürdürülebilirlik ve sıfır karbon şeklinde hedefler, yalnızca şirketlerin meselesi değil. Dünya genelinde tüm ülkelerin bu doğrultuda hedefleri ve talepleri var. Haliyle gelecekte şirketlerin resmi kurumlardan gelen saydam veri taleplerine cevap verebilmesi gerekiyor.

Bir ülke bir otomotiv şirketine ‘hakkaten karbon sıfır mısın?’ diye sorduğunda yanıt verebilmek ve sektörün tüm tedarik zincirlerine yönelik saydam bir veri akışı sağlayabilmek için kurulan Catena-X, Becker’a bakılırsa bu mevzuda en mühim oyunculardan biri haline gelmiş durumda.

Şu an 130’dan fazla firmanın katılım sağladığını vurgulayan Becker, bu tür adımlar sektörün gelecek yıllarda ‘hakkaten yeşil’ olabilmesine de yardım edeceğini söylüyor.