BMW’nin İlk Süper Otomobili M1’in Efsaneleşen Özellikleri

Her marka için dönüm noktası bazı modeller vardır. BMW için de bu, asla şüphesiz M1. Peki, BMW’nin niçin bir süper otomobil hayata geçirmeye karar verdiğini, bu efsanevi modelin hangi özellikleriyle öbürlerinden sıyrıldığını ve iyi mi bir miras bıraktığını biliyor musunuz?
1978’de tanıtılan BMW M1, vasıta olmaktan oldukça öteydi. BMW’nin motor sporlarına olan tutkusu üstüne inşa edilmiş bir simgeydi.
İşte, dönemine damga vuran BMW M1’in öne çıkan özellikleri.
Bir süper otomobil imgesel: BMW’nin M1’e giden yolu
1970’lerin sonuna doğru BMW, Porsche’yi Grup 5 yarışlarında alt edebilecek yeni bir ortadan motorlu süper otomobille başarı hedefliyordu. Sadece bu hedefe ulaşmak için bayağı bir spor otomobil yetmezdi; çığır açacak, rakiplerini gölgede bırakacak bir süper otomobil gerekiyordu.
Lamborghini ile meydana getirilen ortaklık, M1’in tasarımında mühim bir rol oynadı. Tasarımcı Giorgetto Giugiaro’nun elinden çıkan bu başyapıt hem göze hitap eden hem de aerodinamik yapısıyla dikkat çeken bir görünüme sahipti. Lamborghini’nin bir süre sonrasında mali sıkıntılar çekmesi, projeden ayrılmasına niçin olsa da bir grup eski Lamborghini mühendisi, şirket kurup otomobil tasarımını tamamlamaya dahil oldu.
Amaç yalnız güzel görünmesi değildi. BMW M1, performans açısından da devrin iddialı araçlarından biri olmalıydı.
BMW M1’in tasarımı hem zamansız hem de oldukça yenilikçiydi.
Alçak ve geniş yapısıyla yolda âdeta bir yarış otomobili şeklinde duran M1, devrin spor otomobillerinden oldukça daha çağdaş bir hava sunuyordu.
Böbrek ızgara tasarımı, BMW’nin klasik çizgisini korurken, aracın genel hatları aerodinamik bir mükemmeliyet sunuyordu. Dikkat çeken pop-up farlar ise ona daha agresif bir görünüm kazandırıyordu.
Fiberglas gövdesi, hafiflik ve dayanıklılığı bir arada sunarak performansı artırmayı hedeflemişti. BMW, M1 ile yalnız hız değil, tasarımda da çağ atladığını göstermişti.
BMW M1’in en dikkat çeken özelliklerinden biri, elbet kaputun altındaki canavardı.

Vasıta, 3,5 litrelik sıralı altı silindirli motorla donatılmıştı. 277 beygir gücü üreten bu motor, aracı 0’dan 100 km/s hıza yalnız 5,6 saniyede çıkarıyordu. O dönem için oldukça etkisi altına alan olan bu performans, M1’i süper otomobil kategorisine kolaylıkla sokuyordu.
Azami hızı 265 km/s olan vasıta hem pistte hem de yolda üstün bir sürüş deneyimi sunuyordu. Üstelik, M1’in motoru yalnız gücüyle değil, sesiyle de büyülüyordu. Egzozdan çıkan tok ses, bir BMW klasiği olarak akıllarda yer etti.
BMW M1’in doğuşunda motor sporları büyük bir rol oynadı.

Procar yarış serisi, M1’in performansını sergilemek için hususi olarak düzenlenmişti. Dünyanın en iyi Formula 1 sürücülerinin bu araçlarla yarıştığını düşünün!
Seri yardımıyla M1, yalnız yolda değil, pistte de ne kadar iddialı bulunduğunu kanıtladı. Procar serisi, BMW’nin yarış DNA’sını M1 üstünden tanıttığı ve efsanesini pekiştirdiği bir dönüm noktasıydı.
M1’in yalnızca motoruyla değil, teknolojisiyle de fark yarattığını söylemek gerek.

Aracın arka kısmına yerleştirilmiş ortadan motor düzeni, ağırlık dağılımını optimize ederek daha dengeli bir sürüş sağlıyordu. Beş ileri manuel şanzıman ise sürücülere saf bir sürüş deneyimi sunuyordu.
Süspansiyon sistemi de yarış pistlerinden esin alarak tasarlanmıştı ve devrin birçok otomobilinden daha ileri bir yol tutuş sunuyordu. Bu özellikleriyle M1, o dönem süper otomobil standartlarını belirleyen modellerden biri hâline geldi.
Periyodunun rakiplerinden farkı

1970’lerin sonları ve 1980’lerin başlarında Lamborghini Countach, Ferrari 512 BB şeklinde süper otomobiller sahnede olsa da BMW M1 değişik bir segmentte parladı.
İtalyan rakiplerinin aksine, M1 daha minimalist bir tasarıma ve işlevselliğe odaklanmıştı. Onun aslolan farkı, kullanıcıya hem pistte hem de günlük hayatta kullanılabilir bir süper otomobil deneyimi sunmasıydı. Bu denge, BMW’nin mühendislik başarısını gözler önüne seriyordu.
Bugün M1: Koleksiyoner imgesel
BMW M1, yalnızca 453 tane üretilerek otomobil dünyasında oldukça ender bir model hâline geldi. Üretiminin üstünden onlarca yıl geçmesine karşın, M1 hâlâ BMW’nin tarihindeki en hususi araçlardan biri olarak kabul ediliyor.



