Hulk’a Yaşam Veren Mark Ruffalo’nun Ağlatısal Yaşamı

Beyazperde ve dizi dünyasında seyrettiğimiz başarıya ulaşmış oyuncuların daima ön planda olan, ışıltılı hayatlarını görürüz. Işıltılı hayata ve başarıya ulaşmış kariyere ulaşmak için verdikleri mücadeleler ise bir çok süre kim bilir. Bu yıldız oyunculardan biri de Marvel sinematik evreninde Bruce Banner ve Hulk karakterine yaşam veren Mark Ruffalo.

Zodiac filmimizde yıldızı parlayan Mark Ruffalo adını pek çoğumuz Hulk karakteri ile tanıdık. Göz dolduran performansları ile dikkat çeken Mark Ruffalo başarı, para ve ün elde etmek için büyük mücadeleler vermiş. Bu mücadeleli hayatta karşısına ağır depresyon, yakın dostun intiharı hatta bir katliam bile çıkmış. Sizin için sevilen oyuncu Mark Ruffalo’nun asla bilmediğiniz sıkıntılı yaşam öyküsünü anlattık.

Depresyonun pençesinde bir çocukluk:

Mark Ruffalo, 13 yaşına kadar ABD Birleşik Devletleri’nin Wisconsin eyaletinde biri adam, ikisi kız olan üç kardeşiyle yaşadı. Düzgüsel şeklinde görünen bu yaşantı içinde minik Mark, **kendi içindeki “**şeytanlarla” uğraşıyordu. Distimi olarak isimlendirilen, süregen depresif bozukluğa sahipti.

Yaşıtları oyunlar oynuyor, gelecek planları yapıyor, ailesi onunla ilgileniyor fakat o intihara eğilimli, depresif ruh halinden bir türlü kopamıyor ve dost edinemiyordu. Vakalar, babası işi olmayan kalıp iş bulmak için ailece San Diego’ya taşındıkları süre daha da zorlaştı. Babası, ailesini geçindirebilecek bir iş bulamadı ve neredeyse batkı ettiler.

Mark Ruffalo, ayrıca liseye başlamış ve fena alışkanlıklar edinmişti. Uyuşturucu çetelerinin kontrolünde bir mahallede yaşıyor, sigara içiyor, oyunculuk hayallerinden utandığı için bir türlü bu isteğini dile getiremiyordu. Seneler sonrasında bu sürecini, köprüden atlamaya her an hazır olduğu bir dönem, olarak adlandırdı.

Mark Ruffalo en yakın arkadaşını kaybediyor:

Her şeye karşın mücadelesini elden bırakmayan Mark Ruffalo, Los Angeles’a taşındı ve burada Stella Adler Konservatuarı’nda oyunculuk dersleri almaya başladı. Hatta sonunda bir arkadaşı bile olmuştu; Micheal.

Anlattığına gore Micheal ile neredeyse ruh ikizi gibiydiler. İkisi de depresifti, ortak ilgi alanları vardı ve yaşam hakkında saatlerce konuşabiliyorlardı. Takvimler 1994 yılını gösterdiğinde genç Mark Ruffalo bir darbe daha aldı ve en yakın dostu Micheal’ın intihar etmiş olduğu öğrendi.

Kendi şeklinde depresif olan arkadaşının intiharının onu daha da büyük bir karanlığa sürüklemesini bekleyebilirsiniz fakat o mücadeleyi elden bırakmadı. Ölümün bir kurtuluş yolu olmadığını, bu olayın yaşamının kıymetini anlamasını sağladığını söyleyen Ruffalo, tüm bu acılarla savaşım etmek için düşsel olan oyunculuğa dört elle sarıldı.

Kanserle savaşım:

Hayata umutla bağlanan ve kariyer basamaklarında ilk adımları atmaya süregelen Mark Ruffalo’yu bu sefer de vücudu engelledi. Beyninde bazı sıkıntılar olduğu hisseden Ruffalo doktoruna danıştı ve bir CAT taramasına girdi. Netice kötüydü; akustik neroma teşhisi kondu, doğrusu beyninde tümör vardı.

Bu sırada evli olan Mark Ruffalo, karısı hamile olduğundan bu haberi uzun bir süre sakladı. Oğlu Keen sağ salim dünyaya geldikten birkaç hafta sonrasında tümörden kurtulmak için ameliyata girdi. Tümör alındı fakat Ruffalo’nun sol kulağı artık duymuyordu ve yüzünün yarısı nüzul geçirmişti.

Kariyer basamaklarını hızla tırmanan bir oyuncunun karşılaşacağı en fena şeylerden biri olan yüz felcine yakalandığı sırada The Last Castle filminin çekimleri hemen hemen tamamlanmıştı. Bu filmden sonrasında kariyerinde büyük yükseliş olacakken sıhhat sorunları sebebiyle oyunculuğa bir süre ara vermek mecburiyetinde bırakıldı.

Felçli bir oyuncu:

Yüzüyle, bedeniyle para kazanan bir oyuncu olarak Mark Ruffalo, yüz felci sonrası kendini evine kapattı. Tüm çevresiyle görüşmeyi kesti. Tam altı ay yüzü felçli durumda yaşadı fakat pes etmedi. Altı ay sonunda iyileşme süreci başladı.

Acı verici bu iyileşme sürecinde tam 40 kilo aldı ve ilaçlar yüzünden denge kaybı yaşamaya başladı. Hatta hemen hemen bebek olan oğlunu bile kucağından düşürdü bu denge kaybı sebebiyle. Ayakkabı bağlamak şeklinde temel bazı kabiliyetlerini de yitiren Mark Ruffalo, tabip tarafınca verilen egzersizleri harfiyen uyguluyordu.

Her gün ayna karşısında bir saatten fazla mimik emek harcamaları yapıyor, kilometrelerce yürüyordu. Bunların yanında akupunktur, masaj, bitkisel terapi şeklinde alternatif yollara da başvurdu. Yapılanlar işe yarıyor ve hem kilo veriyor hem denge sorununu düzeltiyor hem de yüzünü eski mimiklerine tekrardan kavuşturuyordu.

Magazin dedikoduları başlıyor:

Mark Ruffalo’nun sıkıntılı iyileşme süreci bir yıldan uzun sürdü. Bu süreç süresince oyuncu hiçbir ziyaretçi kabul etmedi. Durumunu ailesi ve yakın çevresi haricinde kimse bilmiyordu. Oyuncu o günlerini; “P****erişan durumdaydım ve kimsenin beni o halde görmesini istemedim” şeklinde konu alıyor.

Hollywood’da meşhur bir oyuncu aniden gözden kaybolunca dedikodular da hızlıca yayılır. Aylardır ortalarda olmayan ve durumunu kimsenin bilmediği Mark Ruffalo hakkında AIDS olduğu, uyuşturucu batağına saplandığı, alkolizm tedavisi almış olduğu şeklinde türlü dedikodular yayıldı. Son ameliyatından sonrasında durumunu açıklamak zorunda kalan Ruffalo, bu söylentilerin önünü kesti.

Mark Ruffalo bu kez de kardeşini kaybediyor:

Yaşamış olduğu bu kadar probleminin yanında Mark Ruffalo bir de adam kardeşi Scott Ruffalo’nun ölüm haberini aldı. Evinde başından vurulmuş halde bulunan Scott Ruffalo’nun intihar etmiş olduğu düşünüldü fakat polis bu duruma inanmadı ve bir soruşturma başlattı.

Shaha Mishaal Adham ve adam arkadaşı Brian Scofield’ı katliam şüphelisi olarak sorgulayan polis, Shaha Mishaal Adham’ı tutukladı fakat sonrasında özgür bıraktı. 2012 senesinde Adham yaşamını yitirdi ve dava kapanmış oldu. Scott Ruffalo’nun cinayeti bugün bile hala aydınlatılmış değil.

Oyunculuğa mola:

Adam kardeşi Scott Ruffalo’nun ölümünden sonrasında Mark Ruffalo, Hollywood’daki oyunculuk hayatına devam etmek istemedi ve ailesi ile birlikte New York’un haricinde, sakin bir yere taşındı. Uzun bir süre oyunculuk yapmadı fakat beyazperde dünyasından da uzak kalmadı.

İlk yönetmenlik denemesi olan ve felçli bir DJ’in inanç dünyasını mevzu alan Sympathy for Delicious filmi 2010 senesinde gösterime girdi. Bu filmden kısa bir süre sonrasında The Kids Are All Right filmi ile oyunculuk kariyerine dönen Mark Ruffalo için yaşam tekrardan güzelleşiyordu.

Meditasyon ve savaşım etmek için bir sebep:

Bu sıkıntılı süreci ve depresif ruh halini meditasyon yardımıyla atlatan Mark Ruffalo; meditasyon beyninizi rahatlatan ve günlük yaşamın akışını yavaşlatan bir şey, bakış açınızı tamamen değiştiriyor, diyor.

Naturel düzeni tehdit eden fracking doğrusu hidrolik krıma tekniğine karşı çıkan bir belgeselin yapımında yer edinen Mark Ruffalo, kendine hayatta savaşım etmeye kıymet bir sebep bulduğunu söylüyor. Bu mücadelesi esnasında adı terör örgütleriyle bile ilişkilendirilen oyuncu, masum bulunduğunu ispatladı ve mücadelesine devam etti.

Geç teşhis edilen çocukluk hastalığı:

Çocukluk ve gençlik yıllarını “Sefil biriydim, iyi mi yaşayacağımı, iyi mi savaşım edeceğimi bilmiyordum” şeklinde tanımlayan Mark Ruffalo, seneler sonrasında bu durumuna bir hastalığın niçin olmuş olabileceğini keşfetti. Hiperaktivite bozukluğu ya da disleksi rahatsızlığı çocuklarda benzer durumlara niçin olabiliyor.

Öteki evlatların da kendi şeklinde zorluklar yaşamaması için harekete geçen Mark Ruffalo, Çocuk Zihin Enstitüsü ile birlikte bir program başlattı. Bu program yardımıyla disleksik çocuklar dünyaya ve okul hayatına daha kolay adapte olabilecekler. Sizin için sevilen oyuncu Mark Ruffalo’nun zorluklarla dolu, esin veren öyküsünü anlattık. Bu öykü bizlere, gördüğümüz ışıltılı dünyaların arkasında iyi mi büyük mücadeleler bulunduğunu bir kez daha hatırlatıyor.