İçine Doğru Kaybolan Kapılarıyla BMW Z1’in Özellikleri
Geçmişteki otomobillere baktığımızda bazıları yalnız teknik özellikleriyle değil olağan dışı tasarımlarıyla da hafızalara kazanıyor. BMW Z1 de tam olarak o şekilde bir model.
Onu öbürlerinden ayıran en çarpıcı özelliği ise şüphesiz ki içeriye doğru kaybolan kapıları. 1980’lerin sonlarına doğru tanıtılan bu model, o zamana bakınca otomotiv yaşamına âdeta meydan okuyan bir yenilik sunmuş oldu.
BMW’nin Z serisi roadster serisinin de ilk modeli olan ve markanın sınırı olan sayıda ürettiği Z1’in öne çıkan özelliklerini hatırlayarak birazcık eskiyi yâd edelim.
BMW Z1: Geleceğin kapılarını aralayan tasarım.
Klasik açılır-kapanır mekanizmalara alternatif olarak geliştirilen BMW Z1’in kapıları, butona basıldığında aşağı doğru kayarak gövdenin içine saklanıyordu.
O dönem için köktencilik bir düşünce olmasının yanı sıra aerodinamik ve ergonomik bir çözüm de sunmuş oluyordu. Dar otopark alanlarında ve sıkışık sokaklarda BMW Z1’in kapıları kurtarıcı gibiydi.
Bir öteki garip özelliği ise kapıların tamamen açık olduğu anda bile aracın kullanılabilir olmasıydı. Güvenlik problemi algısı yarattığı da oluyordu sadece değişik bir tecrübe ve özgürlük hissi verdiği de aşikâr.
BMW Z1’in kapıları elbet dikkat çekiciydi fakat bu modelin büyüsü yalnız bu detayda saklı değildi.
1988-1991 yılları aralığında üretilen Z1, çağıl ve minimalist tasarımıyla devrin alışılmış çizgilerinin dışına çıktı. Çıkarılabilir plastik paneller, hafifliği ve onarım kolaylığını bir arada sunuyordu. Paneller yardımıyla kullanıcılar istedikleri renk kombinasyonlarını uygulayabiliyordu. Bu da araca kişiselleştirme mevzusunda bir avantaj sağlıyordu.
Kalbinde kuvvetli bir motor yatıyor.
Kaputun altına da bakalım. BMW 325i modelinden alınan 2,5 litrelik sıralı altı silindirli bir motor bulunuyordu. 170 beygir gücü üreten bu motor, aracı 0’dan 100 km/s hıza ortalama 8 saniyede çıkarabiliyordu.
5 ileri manuel şanzımanla kombine edilen motor, sürüş keyfini bir üst seviyeye taşıyordu. Maksimum hızı ise 225 km/s idi. Bu sayılara bakınca BMW Z1’in bir tasarım harikası olmasının ötesinde performans odaklı bir spor otomobil bulunduğunu da görüyoruz.
Arka süspansiyonda kullanılan oldukca noktadan bağlantılı sistem ise o dönemde bir ilkti. Bu yenilik, sürüş konforu ve yol tutuş performansını artırarak, BMW’nin “sürüş hazzı” mottosunu tam anlamıyla yaşatıyordu.
Sınırı olan üretim, büyük tesir yarattı.
BMW Z1, markanın ender üretilen otomobiller sıralamasında yer ediniyor. BMW Z1’den yalnız 8 bin tane üretildi ve bu da onu koleksiyon otomobili hâline getirdi.
Avrupa pazarında ilgi görmesinin yanı sıra ABD’de resmî olarak asla satılmaması da arabayı daha hususi kıldı. Günümüzde iyi durumdaki bir Z1 hem tasarımı hem de azca bulunurluğu yardımıyla oldukça yüksek değerlere alıcı bulabiliyor.
Kısacası içine doğru kaybolan kapılarıyla mühendisliğin sınırlarını zorlayan BMW Z1, bununla beraber devrin yürekli vizyonu olarak karşımızda.
Siz bu tasarımı iyi mi buldunuz? Bugün olsa tercih eder misiniz?
