İlk Kurulduğunda Korsan Oyun Satan CD Projekt Red’in Öyküsü

Bugünün dev oyun firmalarından kabul edilen CD Projekt Red, aslen oldukça mütevazı bir başlangıca haiz. Cyberpunk 2077 ve The Witcher serisi şeklinde kült oyunlara imza atan bu şirket, Polonya’nın sıkıntılı koşullarında hayatta kalmayı ve oyun sektöründe kendine yer edinmeyi başardı.
CD Projekt Red, The Witcher ve Cyberpunk 2077 şeklinde oyunlarla tanınan, Polonya merkezli bir video oyunu geliştiricisi ve yayımcısı. Şirket, 1994 senesinde kurulduğunda yalnız korsan oyun satışı icra eden bir oyun dağıtımcısıydı. Sadece zaman içinde kendi oyunlarını halletmeye başladı ve dünya genelinde büyük bir başarı elde etti.
Peki CD Projekt Red, korsan CD’cilik yaparken aniden iyi mi dünyanın en kıymetli oyun şirketlerinden birine dönüştü?
CD Projekt Red’in kurucuları Marcin Iwiński ve Michał Kiciński, 1990’ların başlangıcında Polonya’da yaşayan oyun tutkunu iki arkadaştı.
Oyun oynamayı oldukça seviyorlardı sadece oyunlara ulaşmak onlar için oldukça zordu. Bundan dolayı Polonya, o zamanlar komünist bir ülkeydi ve Batı’daki oyunlar, devletlerinde yasaklıydı. Bu yüzden ikili, oyunları yasa dışı yollarla temin ediyor ve kopyalayıp satıyordu. Polonya’da o zamanlar telif haklarını korumuş olan bir yasa yoktu. Doğrusu bir bakıma korsancılık yapıyorlardı.
Korsan oyun satışından iyi para kazandıklarını fark eden ikili, elde ettikleri gelirle 1994 senesinde “CD Projekt” isminde bir şirket kurarak oyun dağıtımına başladı. Anlayacağınız, firmanın adındaki “CD” kelimesi de bu uğraştıkları korsan işinden geliyor.
CD Projekt’in ilk büyük projesi, Interplay ile anlaşarak Baldur’s Gate oyununu Polonya’ya getirmek oldu.

Interplay ve BioWare ile görüşerek, firmanın kim bilir en büyük dönüm noktasını yaşatan anlaşmayı sağlamış oldu. Baldur’s Gate, Polonya’da büyük bir ilgi görmüş oldu ve CD Projekt’in tanınırlığını arttırdı.
En meşhur ses sanatçılarıyla yerelleştirdikleri Baldur’s Gate, 3.000 satması beklenirken yalnız ilk gününde 18.000, ilk senesinde ise 50.000 kopya satış yapmış oldu.

Bu satışı en oldukça etkileyen durum; oyunları kaliteli kutulara, el kitaplarına ve extra içeriklere haiz olarak, korsan oyunlara karşı bir fark yaratmasıydı.
Günümüzde “Collector’s Editions” şeklinde satılan versiyonlarını yaptılar bir bakıma o zamanlar.
Her ne kadar korsan işi olsa da işlerini bu kadar fedakâr bir halde yapmalarından dolayı Polonya’da resmî olarak oyun ithal eden ve dağıtan ilk şirket oldu.

Baldur’s Gate, Planescape: Torment, Fallout, Diablo ve Warcraft şeklinde oyunların Polonya’daki dağıtımcısı olarak oyun pazarının âdeta Polonya’daki öncüsü oldu. Oyunları Lehçeye çevirerek ve mahalli oyuncuların gereksinimlerine nazaran uyarlayarak oyunlara erişimi kolaylaştırdı.
Baldur’s Gate başarısının peşinden Interplay ve BioWare ile temasını devam ettirdi. Fakat bu bölümde şirketimiz için bir fena haber vardı. Kısa sürede çıkacak olan Baldur’s Gate: Dark Alliance, PC’ye çıkmayacaktı.

Bu sırada Interplay, CD Projekt’e “Niçin bu oyunun PC versiyonunu siz yapmıyorsunuz?” diye teklif sundu. Hep bir oyun yapmak isteyen şirket, 6 ay süresince bu oyunun üstünde çalıştı.
Sadece Interplay’in yaşamış olduğu finansal durumlar sebebiyle, CD Projekt’in üstünde çalmış olduğu Baldur’s Gate: Dark Alliance oyununun bilgisayar sürümü iptal edildi. Bu durum, CD Projekt’i hem üzdü hem de büyük bir krize soktu.
Sadece üzüntüleri onları durdurmadı ve 2002 senesinde “CD Projekt Red” ismiyle bir oyun stüdyosu açtılar.

CD Projekt, yaşamış olduğu maddi sıkıntılara karşın kendi oyunlarını yapma hayalinden vazgeçmedi. Bu stüdyonun ilk projesi, Andrzej Sapkowski’nin kitaplarına dayanan sizin de tahmin edeceğiniz “The Witcher” oyunuydu.
Bu oyun, CD Projekt Red’in kendi oyun motorunu geliştirmesi, lisans anlaşmaları yapması ve internasyonal pazarlara açılması şeklinde birçok zorluğu aşmasını gerektirdi. Sadece şirket, aslına bakarsanız Baldur’s Gate oyununu geliştirdiği süreçten kaynaklı bu mevzularda informasyon sahibi olmuştu.

The Witcher, 2007 senesinde piyasaya sürüldü ve büyük bir beğeni topladı. Oyun, karanlık ve erişkin bir atmosfere, varlıklı bir hikâyeye, karmaşık bir karakter geliştirme sistemine ve seçimlerin mühim sonuçlara yol açmış olduğu bir oynanışa sahipti.
Oyun, 1 milyondan fazla kopya satarak CD Projekt Red’in internasyonal alanda tanınmasını sağlamış oldu ve sizin de bildiğiniz suretiyle o efsaneleşmiş oyun serisinin başlangıcına önayak oldu. Ek olarak bu süreçte şirket, 2008 senesinde kendi dijital satış platformu olan Good Old Games’i (GOG) kurdu.
The Witcher’ın başarısının peşinden serinin başyapıt niteliğindeki devam oyunlarına başladı.

2011 senesinde, The Witcher 2: Assassins of Kings, 2015 senesinde ise The Witcher 3: Wild Hunt yayımlandı. Her iki oyun da eleştirmenler ve oyuncular tarafınca övgüyle karşılandı. (Laralaylaralara laylaralara laylalalaylalaylalaylayla la)
Bilhassa The Witcher 3; açık dünya tasarımı, görsel kalitesi, müzikleri, yan görevleri ve DLC’leri ile tek kelime ile şaheserdi. Oyun, 50 milyondan fazla kopya satarak tüm zamanların en oldukça satan oyunlarından biri oldu. Ek olarak Last of Us Part II çıkmadan ilkin 281 ödül alarak tüm zamanların en oldukça ödül alan oyunu olmuştu.

Ek olarak oyunda minigame olan GWENT’in ayrı bir oyunu çıktı. Arkasından da GWENT’in bir Witcher hikâyesini mevzu alan Thronebreaker: The Witcher Tales oyunu yapılmış oldu. Eleştirmenlerden ve oyucular tarafınca oldukça sevildi ve yüksek puanlar aldı.
The Witcher serisi kendine o denli fanatik bıraktı ki kısa sürede kitaplarından esinlenilerek Netflix’te dizisi ve animesi bile yapılmış oldu.
CD Projekt Red, Cyberpunk 2077 ile büyük bir risk aldı ve beklenmedik sorunlarla karşılaştı.

CD Projekt Red, The Witcher serisinin peşinden yeni bir IP (intellectual property) üstünde çalışmaya başladı. Bu IP, Cyberpunk 2020 adlı bir masaüstü rol yapma oyunundan esinlenen bir bilim kurgu oyunu olan Cyberpunk 2077’ydi.
Bu kutu oyunu, 2020 senesinde Night City adlı kurgusal bir metropolde geçiyordu. Oyuncular; kendi karakterlerini oluşturarak şehrin değişik bölgelerini keşfediyor, çeşitli görevleri yapıyor ve tabanca, siber ekipman ya da vasıta kullanıp hikâyenin gidişatını etkiliyordu. Aslen Cyberpunk 2077’nin de yapmak istediği rol yapma oyunu buydu.
Cyberpunk 2077, CD Projekt Red’in en büyük ve en iddialı projesiydi.

2012 senesinde duyuruldu ve 2018 senesinde ilk oynanış videosu yayımlandı. Bu oynanış videosu; muhteşem bir grafik kalitesi, detaylı bir dünya tasarımı, yaşayan bir dünya, sürükleyici bir hikâye ve aynı kutu oyunundaki şeklinde rol yapabileceğiniz özgür bir oynanış vadediyordu.
Hem Witcher fanatikleri hem de bilim kurgu severler tarafınca büyük bir heyecanla bekleniyordu. Oyuncuların heyecanını daha oldukça körükleyen CD Projekt Red, oyuna Keanu Reeves’i bile getirdi.
Bu süreçte bazı oyuncular, oyun erken çıksın diye şirkete ölüm tehdidi mesajları bile gönderdi.

“Bu, aldığımız en ‘nazik’ mesajlardan biri. Oldukca oldukça daha kötüleri vardı. Her birini şikâyet ediyoruz. Bu işin peşini bırakmayacağız. Sakın ola ki bu vakası hafife almayın. Görmezden gelmeyin. Bu ciddi bir durum. Birkaç günlüğüne TT’ye ara veriyorum. Hoşçakalın. #Cyberpunk2077″
Mesajlarda ise şu şekilde yazıyor:
“Nerede yaşadığını biliyorum dostum, ya oyunu çıkarırsın ya da yaşamını bitiririm.
Cyberpunk’ı yayımla yoksa seni ve aileni işkenceye uğratırım.
Eğer oyunu yayımlamazsan seni diri diri yakarım.“
Sadece oyunun geliştirme süreci, beklenenden oldukça daha sıkıntılı ve uzun oldu. Oyun, birçok kez ertelendi ve geliştiriciler, aşırı çalışmanın getirmiş olduğu stresin altında kaldı. Fakat şirket buna karşın hâlâ oyunda olacak özelliklerden bahsederek reklam halletmeye ve videolar yayımlamaya devam ediyordu.
Sonunda Cyberpunk 2077, 2020 yılının Aralık ayında piyasaya sürüldü. Sadece oyun, bilhassa eski nesil konsollarda ciddi sorunlarla doluydu. Ek olarak reklamlarda anlatılan bir çok özellik de oyunda bulunmuyordu, bu yüzden toplumsal medyada oyunculardan büyük bir linç yediler.
Âdeta yalan bir reklam politikası güttüler.

Başlangıçta RPG (Rol Yapma Oyunu) bir oyun olarak adlandırılıyordu. Fakat oyun çıkar çıkmaz derhal “Açık Dünya Aksiyon-Serüven Oyunu” olarak değiştirildi. Yaptıkları reklamlarla ve sunumlarla beklentiye soktukları onca oyuncuyu hayal kırıklığına uğrattılar.
Bazı oyuncular, oyunu geri vermek istedi. Sadece iade politikası olmayan Sony, CD Projekt Red ile anlaşmazlıklar yaşadı. Hatta bu süreçte oyun tarihinde bir ilk yaşandı; bir oyun, ilk kere PlayStation Store’dan kaldırıldı. Tüm yaşanmış olan bu olaylardan sonrasında da oyuncuların CD Projekt Red sevgisi ve itimatı ciddi anlamda sarsıldı.
CD Projekt Red, oyunun durumundan dolayı özür diledi ve hem oyunu hem de oyunculara karşı yaşamış olduğu bu itimat duygusunu düzeltmek için oldukça çalışacağını söylemiş oldu.

3 yıl süresince oyuna devamlı güncellemeler getirdi. Her getirilen güncellemeler sayfalar uzunluğundaydı. Sonunda oyun, Phantom Liberty DLC’si ve parasız bir halde verilen 2.0 güncellemesi ile “Ultimate Edition” şeklini aldı.
Ek olarak bu süreçte Netflix’te “Cyberpunk: Edgerunners” isminde animesi bile yapılmış oldu. Anime, izleyicilerin oldukça hoşuna gitti ve çıkmış olduğu süreçte oyunun tekrardan canlanmasını sağlamış oldu.
Meydana getirilen bu tüm güncellemeler; DLC ve anime, Cyberpunk’ı tekrardan ayağa kaldırdı ve firmanın itibarını birazcık da olsa arttırmayı başardı.

Oyunun eski konsollardaki problemi asla giderilmedi sadece PC’de hâlâ bazı eksiklikler olsa da artık muntazam çalışıyor. Ultimate sürümü, aslen bizlere o reklamlarda anlatılan, heyecanla beklediğimiz Cyberpunk oyunun bitmiş hâline benziyor diyebiliriz. Ek olarak oyunun Steam’deki kullanıcı yorumu da düzelerek son olarak araştırmalarda %92 ile oldukça pozitif yönde hâle geldi.
Phantom Liberty DLC’si de o denli oldukça sevilmiş ki kısa sürede CD Projekt Red, Phantom Liberty’nin 5 milyon kopya sattığını deklare etti. Bir oyunun bile bu kadar oldukça satması vaka oluyorken DLC ile bu şekilde bir satış sayısına ulaşmak hakkaten büyük bir başarı. Özetlemek gerekirse CD Projekt Red, Cyberpunk’tan asla vazgeçmedi ve geç olsa da sözünde durdu.
CD Projekt Red, The Witcher serisine geri dönüyor.

CD Projekt Red bu sıkıntılı geçen 3 senenin peşinden, yeni projelere yöneldi ve eski serisi olan Witcher evrenine döneceğini deklare etti. Şu an ortalama 330 geliştiricisi, kısaca geliştirme mensubunun %50’si kadarı, The Witcher 4 üstünde çalışıyor.
Polaris kod adlı bu projede, 2024 senesinde 400’den fazla çalışanını da çalıştıracaklarını söylediler. Anlaşılan CD Projekt Red’in şu anki tek hedefi The Witcher 4’ü çıkartıp, Orion kod adlı Cyberpunk 2077’nin devam oyununu geliştirmeye odaklanmak.
Ek olarak CD Projekt Red şu anda arka planda The Witcher için Sirius, Canis Majoris ve The Witcher 1 Remake ile 3 proje daha geliştirdiği deklare etti. Polaris’in peşinden Sirius ve Canis Majoris’in hangi sırayla piyasaya çıkacağı ise şu anlık bilinmiyor. The Witcher 4 ise yeni üçlemenin ilk oyunu olacak.
Evet, bunca sansasyonel bir hikâyeye karşılık şunları eklemeden de bitirmesek olmaz.

CD Projekt Red, oyunlarına parasız güncellemeler, DLC’ler ve mod desteği sunan, oyunlarını DRM (digital rights management) koruması olmadan yayımlayan ve oyuncuların oyunlarını istedikleri platformda oynamasına müsaade eden, özetlemek gerekirse oyuncu dostu olmak için elinden gelen çabayı gösteren ender şirketlerden biri.
Ek olarak yapmış olduğu oyunlarına, Türkçe dil desteği de getirerek Türk oyuncular için de ayrı bir yeri bulunuyor.
Siz CD Projekt Red hakkında neler düşünüyorsunuz? Güveninizi tekrardan kazanabildi mi? Sizce yapmış olduğu yeni Witcher serisi ile tekrardan en oldukça konuşulan şirketlerden biri hâline gelecek mi? Yorumlarınızı bekliyoruz.



