İlk Yerli ve %100 Elektrikli Aracımız EVT S1’e Ne Oldu?
Türkiye’nin otomotiv macerasında pek oldukça girişim, senelerdir devam ediyor ve maalesef birçoğu tozlu garajlara kalktı. Bunlardan biri de EVT S1’di. Peki ne oldu da bu kadar mühim bir proje sonlandırıldı?
2012’de Teknokent mühendisleri ve Hacettepe Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Kısmı öğretim üyelerinden bir ekip oluşturuldu ve %100 Türk tasarımı olan EVT S1’i duyuruldu.
Hacettepe Üniversitesinin gurur deposu elektrikli spor otomobil EVT S1’i yollarda görememizin arkasında üzücü nedenler var.
3 yıl yoğun bir halde çalışan ekip büyük bir heyecanla aracı tanıttı.
2015’te tanıtılan EVT S1, %100 Türk mühendisliği ve emeğin ürünü olarak büyük bir coşku yaratmıştı. EVT kısaltmasını hem “elektrikli araç Türkiye” hem de “electic vehicle Turkey”den alan aracın S1 kısmı ise “spor otomobilin 1 numaralı modeli”ni ifade ediyordu.
Teknik özellikleri de oldukça etkileyiciydi.
EVT S1, 141 beygir gücündeki elektrikli motoru yardımıyla 0’dan 100 km/s hıza 7,5 saniyede ulaşabiliyor ve maksimum 180 km/s hıza çıkabiliyordu.
35 kWh batarya kapasitesiyle 300 km menzil sunan vasıta, süratli şarj özelliği yardımıyla 30 dakikada %80 doluma ulaşabiliyordu. Üzerine bir de 90 km/s durağan(durgun) hızla 100 km’de yalnız 10 kWh enerji tüketerek kilometre başına ortalama 4 kuruşluk bir maliyet sağlıyordu.
Şasisi ise yüksek mukavemetli alüminyum alaşımlı malzemeden üretilmiş ve gövdesi lifli polimer, karbon fiber ve cam elyafı ile güçlendirilmişti. Bu sayede hem dayanıklı hem de hafifçe bir yapı elde edilmişti.
Tasarımında da aerodinamik unsurlar ön planda tutulmuş, iç mekânda çağdaş ve mütevazi bir anlayış benimsenmişti.
EVT S1, tanıtımının peşinden büyük ilgi görmüş oldu ve seri üretime geçilmesi planlandı.
Aracın parçalarının bir kısmı Hacettepe Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği laboratuvarında üretilmişti. ABD’dan 150 bin dolara satılan elektrikli otomobil ile de benzer özellikler taşıyordu ve seri üretim onayı almıştı. Belgenin peşinden artık üretime geçilmesi planlandı. İlk aşamada 1000 tane vasıta üretilecekti.
Sadece işler pek de düşünüldüğü şeklinde olmadı. Tasarım ve üretim tamamdı fakat para yoktu. Vasıta için lüzumlu finansman destek verilmedi. Ekibin, devlet desteği ve yatırımcı arayışları hüsranla sonlandı.
Ekipte yer edinen mühendislerin maaşlarını da alamayarak başka bölgelere geçmesi, bu olayın bir de Hacettepe Üniversitesi rektör değişikliğinin peşinden yaşanması da epey dikkat çekti.
Netice olarak EVT S1 projesi prototip aşamasında kaldı ve seri üretime geçemedi.
Mühendisler, EVT S1’in sonunun da Devrim otomobilleri şeklinde bulunduğunu belirterek 2016’da faaliyetlerine son verdiler.
Prototipi için bir koleksiyonerin 1 milyon TL teklifi de ekip tarafınca reddedildi ve üniversitede saklayıp sergileyeceklerini, bu aracın Türkiye tarihinde oldukça mühim bir proje olduğu vurgulandı.
EVT S1 ile bir kere daha görüyoruz ki Türkiye’nin yerli otomobil üretme mevzusunda potansiyeli olsa da karşılaşılan zorluklarla bu potansiyeli değerlendirmek mümkün olmuyor. Özveri, başarı olsa da finansman destek eksikliği inovatif projelerin önünde devamlı bir engel.
