Netflix’in Aksiyon Filmi: Project Power [İnceleme]

Netflix son yıllarda ana akımdan değişik süper kahraman filmleri çekmeye başladı. Alternatif süper kahraman filmleri diyebileceğimiz bu kategoride daha ilkin orgların polis memuru oldukları Bright ve ölümsüz bir grup insanoğlunun macerasını mevzu edinen The Old Guard benzer biçimde filmler gördük. Netflix’in bu kategoride yer edinen son filmi olan görsel efektleriyle göz dolduran Project Power oldu, ​film 14 Ağustos’ta gösterildi.

Project Power içeriğinden fazlaca oyuncularıyla dikkat çekiyor. Zincirsiz (Django: Unchaned) filmi ile tanınan Jamie Foxx ve Başlangıç, Don Jon ve Snowden benzer biçimde filmlerle adını duyuran Joseph Gordon-Levitt’i başrollerde görüyorz. Filmi taşıyan ana unsur bu iki kaliteli oyuncu ve görsel efektler olurken, senaryo ve kurgu benzer biçimde bir öteki unsurların kalitesi için söyleyecek pek de iyi şeyler yok. Gelin hep birlikte Project Power filmine yakından bakalım.

Netflix filmi Project Power:

• Yönetmen: Henry Joost, Ariel Schulman
• Tür: Bilim Kurgu, Aksiyon
• Oyuncular: Jamie Foxx, Joseph Gordon-Levitt, Dominique Fishback, Machine Gun Kelly, Rodrigo Santoro, Casey Neistat

New Orleans sokaklarında gizemli bir hap ile ilgili söylentiler yayılır. Hapı kullananlarda birbirinden değişik süper güçler ortaya çıkmaktadır. Sadece kimse hapı kullanana kadar neler olacağını bilmesi imkansız. Bölgedeki kabahat oranları artışa geçince aşırı istekli bir polis memuru, eski binbaşı ile beraber harekete geçer.

Hikayedeki boşlukları rap yaparak dolduramazsınız:

Anası diyabet olduğundan dolayı yasa dışı işler yaparak ilaç harcamalarını çıkartmaya çalışan, bir taraftan da amatör rap sanatçılığı icra eden Robin, hikayenin merkezinde içeriyor. Bu şekilde olmasına karşın film süresince kendisini önemseyor, ciddiye alamıyoruz. Her an rap yapabilecek bir potansiyele haiz olan kızımız bir taraftan da yasa dışı işler yapmış olduğu için seyirciye, resmen kendi içinde terbiye savaşı yaşatıyor.

Robin’in filmimizde birden fazlaca kez rap müzik icra etmesini de izledik ve bir yerden sonrasında artık baymaya başladı. İlkinde hoş bir dokunuş olmuş diye düşünürken artık üçüncü de “Acaba Killa Hakan’la düet mi yapsa?” diye düşündük. Sanıyoruz ki Fight Kulüp için biçilmiş kaftan.Robin’in annesiyle içinde olması ihtiyaç duyulan duygusal bağları da hissedemedik. İlişkileri hem boşlukta kaldı hem de geçmişe dönük bir sahneyle pekiştirilmedi.

Karakterler arasındaki ikili ilişki tamamen gelişigüzel yazılmış ve havada bırakılmış:

Robin’in babası portal açıp kayboldu ya da “Hanım ben süt almaya gidiyorum.” diyip tekrar dönmedi de o yüzden mi hakkında hiçbir bilgimiz yok? Yalnız Robin ve anası içinde olan bir boşluk olsa göz ardı edilebilirdi. Sadece senaryonun genel olarak bu mevzuda bir eksikliği var.

Joseph Gordon-Levitt’in canlandırdığı polis memurunun motivasyonunu da bir türlü çözemedik. Nereden geliyor bu tutku? Durmadan birilerini yakalamak istiyor ve işini iyi yapabilmek için Robin’den güç hapları alıyor. Karakterin, seyirciyle içinde bir bağ kurulmadığı için bir yerden sonrasında kafayı sıyırmış bu deyip kabulleniyorsunuz artık durumu. Altyapısından ve geçmişinden asla bahsedilmediği için yalnız kafayı sıyırmış bir polis memuru olarak kalıyor akıllarda.

Bir öteki mühim karakter Art ise aşırı rahat bir tavır sergiliyor. Kızı kaçırılmış bir insanoğlunun depresif ve öfkeli olması gerekirken, Art oldukça gevşek. Kızıyla arasındaki ilişki de örülmediği için izleyici finalde hiçbir şey hissetmiyor. Final ise tamamen klişe. Filmi ikiye bölecek olursak; ilk yarısı klişeden uzak olsa da ikinci yarısı klişelerden besleniyor.

Project Power düşünce olarak fazlaca potansiyeli olan bir film. Akıllara direkt Limitless filmini getiriyor. Her iki filmimizde de insanlara muhteşem etkisinde bırakır icra eden haplar içeriyor. Limitless filminin aynı evrende geçen bir polisiye dizisi de bulunuyor. Netflix bunu örnek alıp aynı hikayeyle bir polisiye dizisi yapsaydı kötü olmazdı. Kim bilir film yerine dizi senaristliği isteselerdi daha iyi pekiştirilmiş, altyapısı daha iyi örülmüş bir proje olabilirdi.

İyi oyuncu seçimi, sadece karakterler vasatın altında:

Joseph Gordon-Levitt benzer biçimde bir oyuncuya daha azca ekran süresi vermek ne kadar doğru tartışılır fakat kendisini seneler sonrasında bir filmimizde seyretmek iyi geldi. Son olarak Snowden filmimizde seyrettiğimiz tecrübeli oyuncu bu sefer de rolünün üstesinden hakkıyla geldi. Oynadığı her karaktere uyum sağlayabilmek ve o rolde sırıtmamak zor iştir.

Jamie Foxx ekran karizmasıyla ve karaktere kendinden katmış olduğu küçük detaylarla oyunculuğundan söz ettirdi. Rol arkadaşından birazcık daha çok ekran süresine haiz olan Jamie Foxx, bu süreyi fazlaca iyi değerlendirdi. Filmi sırtlayacak kadar olmasa da isminin kalitesinden taviz vermedi.

Süper kahraman temalı bir aksiyon filmi fakat aksiyon sahnesi fazlaca azca:

Filmin renk paleti ve görüntü yönetmenliği fazlaca iyi. Yiğidi öldür hakkını yeme. Bakışımlı çekimler ve canlı renk kullanımı filme ayrı bir boyut kattı ve Wes Anderson filmi izliyormuş benzer biçimde hissettirdi. Yönetmenler de iyi bir iş çıkardılar. Bu şekilde sıkıntılı bir senaryoya karşın su benzer biçimde akıp giden, keyifli bir film yaptılar.

Aksiyon filmi olmasına karşın fazlaca fazla aksiyon sahnesi bulunmuyor. Olan aksiyon sahneleriyse yenilikçi bir kamera açısı için kurban edildi diyebiliriz. Camın içinden çekilen bir dövüş sahnesi var ki dövüş koreografisini yarım yamalak izletiyor. Bu sahne aynı anda iki değişik vakası izletmek üstüne tasarlandığı için değişik bir yol izleniyor. Kamera kullanımı seyircileri ikiye bölse de beyaz perdede bu şekilde çekimlere gereksinim var.

Project Power’ın görsel efektleri averaj bir Netflix filminin fazlaca üstünde. Bütçenin çoğunun görsel efektlere ayrıldığını söyleyebilir ve aksiyondaki azlığın sebebini buna bağlayabiliriz. Güç hapının verdiği hususi güçler fazlaca iyi yayınlandı. Resmen göz doldurdu. Bu şekilde efektler izlemeyi özlemişiz. Kimse artık sırıtan efektler görmek istemiyor.

Project Power senaryonun her şey bulunduğunun kanıtı durumunda:

Bu film bizlere -geri kalan her şey iyi olsa bile- senaryo fena yazıldığında filmin de kötüleştiğini kanıtlıyor. Keşke senaristimiz Mattson Tomlin de filmdeki haplardan birkaç tane içseydi de bu şekilde bir senaryo yazmasaydı. Umarız The Batman filmimizde de bunun benzer biçimde bir senaryo izlemeyiz.

Project Power, genel olarak süre öldürmek için ya da görsel efektleri için izleyebileceğiniz bir film. Eğer bu biçim aksiyon filmlerinden keyif alıyorsanız izleyin sadece tam tersiyse talih vermeyin.