Sinema

Otomatik Portakal Seçimi Sistem Eleştirisi Icra eden Filmler

Otomatik Portakal, sistem ve cemiyet eleştirisi meydana getiren filmlerin esin almış olduğu hikayelerden biri. Otorite baskısı, insan doğası ve sistem eleştirisi şeklinde mevzuları ele alan Otomatik Portakal benzeri filmleri sizin için listeledik.

Otomatik Portakal, 1950’lerde İngiltere’de çatışma içinde olan iki çetenin hikayesinden esinlenen Anthony Burgess tarafınca yazılmış bir roman. Yazıldığı tarihe gore oldukça sert bir kitap olan Otomatik Portakal, Stanley Kubrick’in yorumlamasıyla günümüzde hala kült filmler içinde.

Dili ve mizacı ile sert bir yapısı olan film, izleyicilerin bir kısmı dehşete sürüklerken, bu izleyenlerin bir kısmı da Kubrick’in çalışmalarına büyük hayranlık duymasıyla kült bir yapıma dönüştü. Stanley Kubrick ve Malcolm McDowell’ın oluşturduğu film tarihindeki emsalsiz en unutulmaz ve ikonik fena karakteri olan Alex DeLarge, filmin ana karakteri. Hollywood ve ana akımda ana karakterler sevilen kahramanlarken, durum Otomatik Portakal’da tam tersi.

Seyircilerin ekranda neredeyse daha ilkin görmedikleri bir halde eleştirel bir yapım izlemeleri, filmin yayınlandığı döneme gore oldukça sıradışı bir deneyimdi. Sistemin insanoğlu ve kitleler üstündeki baskısının ve kontrolünün eleştirildiği Otomatik Portakal, izleyicilerin etik ideolojiler hakkında düşünmelerini sağlıyor.

Birçok görkemli filme imza atmış Stanley Kubrick şeklinde Quentin Tarantino, David Fincher ve Oliver Stone şeklinde başarı göstermiş yönetmenler de Otomatik Portakal şeklinde sıradışı filmler yarattılar. Ikimiz de sizler için Otomatik Portakal kadar acımasız, eleştirel ve olağandışı bu filmleri listeledik.

Otomatik Portakal Seçimi Sistem Eleştirisi Icra eden Filmler

  • 1984
  • Equilibrium
  • Equals
  • V For Vandetta
  • Guguk Kuşu
  • The Purge
  • Gattaca
  • Wall-E
  • Snowpiercer
  • Never Let Me Go
  • District 9
  • Lobster

Son zamanlarda adı sıkça anılan yaratı: 1984

  • Yıl: 1984
  • IMDb puanı: 7,1
  • Yönetmen: Michael Radford
  • Oyuncular: John Hurt, Richard Burton, Suzanna Hamilton

Meşhur yazar George Orwell’ın aynı adlı kitabından esinlenerek çekilen film, neredeyse romanı kadar korkulu ve iç karartıcı. Dünyanın herhangi bir yerinde, ortaya çıkma potansiyeli olan totaliter eğilimleri oldukça başarı göstermiş bir halde tasvir eden film, zamanının en etkisinde bırakan filmlerinden biri. Devlet yönetimlerinin baskısının insan üstündeki etkilerini rahatça görebildiğimiz 1984, oldukça varlıklı bir oyuncu ekibine haiz. Informasyon kirliliğinin ve konuşulan kontrollü dilin insanları ne denli etkilediğini seyrettiğimiz film bizlere birçok alt metin sunuyor.

Matrix’in gölgesinde kalsa da sevenlerinin göz atması ihtiyaç duyulan Equilibrium

  • Yıl: 2002
  • IMDb puanı: 7,4
  • Yönetmen: Kurt Wimmer
  • Oyuncular: Christian Bale, Sean Bean, Emily Watson

Equilibrium, totaliter bir diktatörlüğe karşı insani eleştirel düşünme ve konuşma özgürlüğü tehdidini mevzu alan bir film. Kurt Wimmer, bu mesajları bilim kurgu ve aksiyon katmanları altında ince bir halde işlemiş.

Film, insanların birbirlerini yok etmelerine yol açan aşırı fikir özgürlüğünün niçin olduğu III.Dünya Savaşı sonrası bir zamanda geçiyor. Bu şekilde bir probleminin tekrar ortaya çıkmasını engellemek için, filmdeki insanoğlu duyguları hissetme kabiliyetini azaltan Prozium adlı bir ilaç kullanıyor. Kendilerinden daha büyük bir gücün altında ezilerek duygularını yaşayamayan insanların ve buna karşı çıkan birkaç kişinin öyküsünü seyrettiğimiz Equilibrium, fikir özgürlüğünün kısıtlanması halinde yaşanabilecekleri özetliyor.

Duyguların adeta yasaklandığı bir cemiyet: Equals

  • Yıl: 2015
  • IMDb puanı: 6,1
  • Yönetmen: Drake Doremus
  • Oyuncular: Nicholas Hoult, Kristen Stewart, Vernetta Lopez

George Orwell’ın meşhur romanı 1984’ün çağıl sinematik eşdeğeri olarak görünen Equals, distopik bir toplumu konu alıyor. Equilibrium şeklinde, duyguların adeta yasaklandığı bir toplumda, Kolektif adlı bir müessese, 1984’teki Big Brother şeklinde insanların davranışlarını ve eylemlerini izliyor. Gene insanların duygularının ve düşüncelerinin bastırılması olasılığında yaşanabilecekleri seyrettiğimiz Equals, duygusuz ve yasalara itaat eden robotlaşmış insanların öyküsünü konu alıyor.

5 Kasım’ı ihmal etmeyin: V For Vendetta

  • Yıl: 2005
  • IMDb puanı: 8,2
  • Yönetmen: James McTeigue
  • Oyuncular: Hugo Weaving, Natalie Portman, Rupert Graves

2005 senesinde piyasaya sürülen film, 2020’de ölümcül bir virüsün dünyanın çoğunu yok etmesinden sonrasında virüsün Britanya’ya girişini mevzu alıyor. Hükümet tarafınca dayatılan aşırı engelleme ve baskıcı yönetime parmak basan V for Vendetta, emirlerin verildiği ekranlarıyla 1984’e göndermeler yapıyor. Film, hükümet rejimleri ve diktatörlükle iyi mi savaşılacağı mevzusunda izleyicinin kafasında birçok sual uyandırıyor.

Bir akıl hastanesi üstünden koca dünyayı tımarhaneye benzetmek: Guguk Kuşu

  • Yıl: 1975
  • IMDb puanı: 8,7
  • Yönetmen: Milos Forman
  • Oyuncular: Jack Nicholson, Louise Fletcher, Michael Berryman

Bilerek ve isteyerek bir akıl hastanesine yatmak isteyen McMurphy’nin öyküsünü ve fazlaca daha fazlasını seyrettiğimiz Guguk Kuşu, kült film denince akla gelen ilk filmlerden biri. Toplumsal bir eleştiriden fazlaca insanoğlunun doğasını ele alan film, delilik, uyum, fenalık ve ölüm temalarını mevzu alıyor. Gene öteki filmlerde olduğu şeklinde otoriteye karşı bir isyan da barındıran Guguk Kuşu, delilik ve akıl sağlığı arasındaki çelişkiyi de işliyor. Akıl hastanesindeki hastaların otoriteyi sorgulamalarını elde eden aksiyonlar da içeren film, seyircileri de düşündürüyor.

Sıradışı ve kolay: The Purge

  • Yıl: 2013
  • IMDb puanı: 5,7
  • Yönetmen: James DeMonaco
  • Oyuncular: Ethan Hawke, Lena Headey, Max Burkholder

The Purge, ülke genelinde hükümetin tüm suçları bir gece için yasal hale getiren bir geleneği uygulanmış olduğu alternatif bir gerçeklikte geçiyor. Hiçbir acil servis hizmetinin kullanılamadığı bu gecede, hepimiz istediği suçu işleyebiliyor. Otorite baskısı olmadığı takdirde insanların doğası gereği ya da değil, neler yapabileceklerini gösteren filmimizde, sertlik ve insan doğasu ciddi şekilde eleştiriliyor.

Bilim kurgu türünün en fazlaca iz bırakan yapımlarından Gattaca:

  • Yıl: 1997
  • IMDb puanı: 7,8
  • Yönetmen: Andrew Niccol
  • Oyuncular: Ethan Hawke, Uma Thurman, Jude Law

1997’de çekilen Gattaca, neredeyse tüm evlatların laboratuvarda yaratıldığı ve herhangi bir zihinsel ya da fizyolojik “kusuru” önlemek için genetik olarak değiştirilmiş olduğu yakın bir gelecekte geçiyor. Ethan Hawke’ın canlandırdığı Vincent karakteri ise genetiğiyle herhangi bir halde oynanmamış son olarak insan. Kariyer hayallerine erişebilmek için bir bilim insanının yardımını isteyen Vincent’ın öyküsünü seyrettiğimiz Gattaca, renk doygunluğundan, ses tasarımına kadar oldukça etkisinde bırakan bir film. İnsan doğası, yabancılaşma ve aynılaşma mevzularını eleştiren Gattaca kusursuz bir prodüksiyon.

Çocuk filmi değildir: WALL-E

  • Yıl: 2014-2017
  • IMDb puanı: 8,4
  • Yönetmen: Andrew Stanton
  • Oyuncular: Ben Burtt, Elissa Knight, Jeff Garlin

İnanılmaz tatlı görselleri ve karakterleriyle bayağı bir animasyon filmi şeklinde duran Wall-E’nin toplumsal eleştiri tarzında da bir okuması var. Filmimizde, yakın bir gelecekte insanlık dünyayı çöplerle dolu bir gezegen haline getiriyor ve uzayda yaşamaya başlıyor. Uzay aracındaki insanoğlu hareketsiz, şişman ve tv ekranlarına bağlı bir halde yalnız fast food yiyerek yaşıyorlar. Böylesine kolaylıklar elde eden imkanlarla ve yüksek teknolojilerle çevrilmiş insanoğlu aslına bakarsak ne olup bittiğini anlamayacak halde hayatlarını geçiriyorlar. Filmin tatlı ana karakteri ise insanların en fena alışkanlıklarına tam anlamıyla teslim oldukları bir zamanda, insanlığa aslına bakarsak kaderlerinin bu olmadığını gösteriyor.

Metaforlar ile dolu olan Snowpiercer:

  • Yıl: 2013
  • IMDb puanı: 7,1
  • Yönetmen: Bong Joon Ho
  • Oyuncular: Chris Evans, Jamie Bell, Tilda Swinton

Snowpiercer da gene dünyaya insanoğlu tarafınca verilen zararın işlendiği bir öteki film. Film, küresel ısınmayı ortadan kaldırmaya yönelik başarısız bir deneyin dünyanın donmasına yol açmasından sonrasında insanların devamlı hareket etmek zorunda olan bir trende yaşamalarını mevzu alıyor. Derslik ayrımı ve derslik ayrımının her iki taraftaki etkilerini izleyebileceğimiz filmimizde zenginler ön vagonlarda, fakirler ise arka vagonlarda yaşıyorlar. Yaşanmış olan olaylardan sonrasında çıkan isyan ve sonrasındaki harp, keskin bir halde bölünmüş bir derslik sisteminin negatif etkilerine dikkat çekiyor.

Görünmüş olduğu kadar masum olmayan film: Never Let Me Go

  • Yıl: 2010
  • IMDb puanı: 7,1
  • Yönetmen: Mark Romanek
  • Oyuncular: Keira Knightley, Carey Mulligan, Andrew Garfield

Kazuo Ishiguro’nun bir romanından uyarlanan Never Let Me Go, bir İngiliz yatılı okulunda kaygısız bir hayatla büyüyen bir grup genci konu alıyor. Naturel atmosferi ve başarı göstermiş oyuncu ekibiyle gerçekçi bir hava sunan Never Let Me Go, görünmüş olduğu kadar masum bir film değil. Gençlerin, aslına bakarsak mecburi organ bağışçıları olarak yetiştiklerini öğrenmeleriyle işlerin değişmiş olduğu film, aşk, ilişkiler, aile ve ölümle ilgili sorularla baş başa bırakıyor seyircisini. Never Let Me Go, kimin yaşayıp kimin öleceğine kabul eden otorite ile ölümün kaçınılmazlığına ilişkin karanlık hatırlatmalara yer veriyor.

Peki ya ırkçılığı insanlara değil de uzaylılara yapsaydık? District 9:

  • Yıl: 2009
  • IMDb puanı: 7,9
  • Yönetmen: Neill Blomkamp
  • Oyuncular: Sharlto Copley, David James, Jason Cope

Tanıdık olmayan bir yerde tanıdık olmayan bir mercekle çekilen District 9, üst düzey bir aksiyon filmi. Uzaydan gelen çirkin uzaylıların Cenup Afrika’yı işgal etmelerini özetleyen filmimizde uzaylılar bir gecekondu mahallesine gönderiliyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin Afrika’da yaptıklarına göndermeler içeren film her ne kadar fazlaca başarı göstermiş bir bilim kurgu olmasa da politik hiciv için oldukça iyi bir kurgu. İlerici liberal politikacıların, evlerine dönemeyen uzaylıları, suçun yasak olduğu bir gecekondu mahallesinde yaşamalarına izin verdikleri film, birçok yönden ırkçılık, derslik ayrılığı ve ayrımcılık üstüne göndermeler yapıyor.

Hanım adam ilişkileri üstünden şahane bir ifade… The Lobster:

  • Yıl: 2015
  • IMDb puanı: 7,2
  • Yönetmen: Yorgos Lanthimos
  • Oyuncular: Colin Farrell, Rachel Weisz, Jessica Barden

Lobster, bekar olmanını kabahat olduğu bir distopik dünyada geçiyor. Tüm eleştirel filmler şeklinde The Lobster da rahatsız edici derecede gerçekçi. Bekar insanların yeni bir partner bulmak için 45 günü var, eğer bulamazsa seçeceği bir hayvana dönüşecek. Filmin vermeye çalmış olduğu bildiri ise oldukça kolay. Bekar insanoğlu resmi korumayı hak etmiyor. Otorite kişinin evlenip çocuk yapmasını istiyorsa, bireyler de bunu yapmak zorunda, yoksa bir hayvana dönüşebilirler.

Otomatik Portakal benzeri sistem ve cemiyet eleştirisi meydana getiren filmler yazımızın sonuna geldik. Siz değerli üyelerimizin de aklına başka film gelirse yorumlarda belirtebilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu