Otomobil Firmalarını Bir Zamanlar Batmaktan Kurtaran 7 Model

Rekabetin en yoğun olduğu alanlardan önde gelen otomotiv sektöründe bugün adını bir çırpıda saydığımız pek oldukca dev şirket, tarihin tozlu sayfalarında kalmaktan yalnızca tek bir modelleri tarafınca kurtarılmıştır. O modelleri sizler için derledik.
Otomotiv sektörü, rekabetin en yoğun olduğu alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Ne kadar büyük olurlarsa olsunlar otomotiv firmaları, kısa bir süre bile olsa üretim ya da satış yapamazsa oldukca ciddi sorunlarla karşı karşıya geliyor. Ortada dönen milyarlarca dolar paraya karşın bugün bile pek oldukca şirket, pek oldukca model için beraber emek vererek çarkları sadece döndürebiliyor.
Pek oldukca büyük şirket da geçmişte bir noktada çarkları döndüremez hale gelmiş, batkı bayrağını göndere çekmeye hazırlanıyordu. Gene de ellerinde kalan son kaynakları kullanarak kendilerini kurtaracak son bir model hayal etmekten ve mücadeleden vazgeçmediler. Sonuçta da firmalarını kurtaran ve bugün büyük oranda ikonikleşmiş bazı modeller ortaya çıktı. Gelin, o modellere beraber bakalım.
İşte o kahraman modeller
BMW’nin tekrar uğramadığı pazarı sallayan BMW 700
BMW denildiği süre insanların aklına süratli ve prestijli otomobiller geliyor olsa da firmayı yok olup gitmekten kurtaran model BMW 700 aslına bakarsak iktisat sınıfına dahil bir otomobildi. Oldukça minik motoru arkasında yer edinen bu model, 1959 senesinde mali açıdan tükenmek suretiyle olan BMW’nin son umuduydu. 1965’te üretimi sona erene kadar tam 188 bin tane BMW 700 satılırken şirket da çöküşten kurtulmayı başarmıştı.
Günümüzde bile seveni oldukca olan Volkswagen Beetle

II. Dünya Savaşı döneminde Nazi yönetimi tarafınca kurdurulan Volkswagen Beetle, aslına bakarsak ülkenin kaderini yansıtan bir modeldi. 1938 senesinde Alman halkı için fakat en o kadar da Nazi ordusu için ucuz bir model üretilmişti.
Muharebede yapınak bombalanmış, Almanya da savaşı kaybedince ortalık hepten karışmıştı. İngiliz üreticiler fabrikayı istemediğinde, fabrikadan görevli komutan “O süre İngiliz ordusuna ihtiyaç duyulan otomobilleri yapsın” diyerek, sırf sığınmacı krizi çıkmasın diye Alman işçileri ülkede tutmak adına bu şekilde bir girişimde bulunmuştu. VW tekrardan Almanya’ya geçmeden ilkin Beetle modelleri de siviller için satışa çıkmaya başladı. Böylece VW’in de yok olup gitmesini önledi.
Martı kanat kapılarıyla geleceğe kanatlanan Mercedes 300SL

Gene bir Alman şirketi, gene II. Dünya Savaşı. Mercedes’in neredeyse tüm fabrikaları bombalanmıştı ve batkı {hiç de} uzak küçük bir ihtimal değildi. İflas etmeden ilkin son bir modelde şansını tecrübe etmek isteyen Mercedes, “Batarsak da görkemli batalım.” demiş olacak ki Mercedes 300SL’i üretmişti. Martı kanatlı modelin de dahil olduğu bu seri yardımıyla şirket ayakta kalmayı başardı.
Ford’u büyüklükten devliğe getiren 1949 Ford

II. Dünya Savaşı’nın öteki cephesinde de otomobil üreticileri için her şey güllük gülistanlık değldi. Senelerce ordu için üretim icra eden Ford, tekrardan otomobil halletmeye döndüğünde elinde çağdaş bir tasarım yoktu. Ek olarak Henry Ford da artık yaşamıyordu.
Üstelik Chevrolet ve Pointiac da harp öncesi serilerini yeniliyordu. Ford, binek otomobil pazarından silinmeden ilkin bir şey yapmak zorundaydı. Onlar da yapmış oldu: 1949 Ford. Daha lansmanda 100 bin sipariş alan vasıta, Ford’u da kurtarmış oldu.
Bugün bile varlığını sürdüren Fiat 500

Fiat’ın durumu birazcık daha karışık zira kendi kendilerini bu model için zora attılar. İlk Fiat 500 “Topolino“, İtalya içinde popülerdi. Savaştan sonrasında motoru arkada olan minik kent otomobilleri pazarı büyüyordu.
İtalyanlar ise otomobil kıtlığı çekiyor, çoğu zaman Vespa’lar kullanarak günlük işlerini halletmeye çalışıyorlardı. Fiat da hali hazırda kan kaybetmiş olduğu bu yıllarda elindeki tüm imkanları seferber edip Fiat 500 Nuova modelini satışa sundu.
Bu ucuz ve ergonomik otomobil ile İtalyanlar deniz kenarlarına rahatça gidebiliyordu. Ve doğal Fransızlar. Ve doğal başka ülkelerdeki insanoğlu. Üç yılda 188 binden fazla Nuova satıldı.
“Yoksul 911’i” diyenleri utandıran Porsche Boxster

1990’ların ortasında satışları %70 oranında düşüş göstermiş, elinde bir tek tek bir modeli bulunan, herhangi bir firmanın satın almak istemediği Porsche için çanlar çalmaya başlamıştı.
911 serisi artık yaşlanmaya başlamıştı ve firmanın öteki model denemeleri de pek tutmamıştı. Fabrikanın kapısına kilit vurmadan ilkin Porsche, Boxster ile son bir tecrübe etme halletmeye karar verdi.
Aracın üretimi üç yıla yakın süre aldı. Daha kuvvetli motor, karakteristik hatlarla Boxster nihayet gün yüzüne çıktığında ise Porsche, bu çabanın karşılığını toplam senelik satış rakamlarını 50 binin üstüne taşıyarak aldı.
“Madem bu şekilde şeyleriniz vardı, niçin daha ilkin yapmadınız?” dedirten Audi Quattro

1980’li yıllarda Audi, rakiplerinden hem modellerin popülerliği hem de marka imajı olarak gerideydi. Bu da satışlara da yansıyordu. Piyasanın peşinde kalan şirket, bu açığı kapatmak için dört tekerlek çekiş sistemine haiz Audi Quattro’yu üretti.
Quattro bir tek çağdaş ve şık bir vasıta değildi, rallilerde de ortaya koyduğu suretiyle yarış da kazanabilen, neredeyse kusursuz bir araçtı. Markanın hem imajını hem de mali durumunu düzeltmesini sağlamış oldu.



