Rezillikten Kült Olan Filmler #2: Assassin 33 AD

Bazı filmler başarısıyla, bazı filmler ise başarısızlığıyla kült oluyor. Kurgu olarak, senaryo olarak Gerçek Kesit ile beş yaşındaki evlatların uydurma hikayeleri içinde yer edinen ve İslamofobiden ölen Assassin 33 AD de bu yapımlardan biri.
Beyazperde filmi yapıyoruz ayağına kara para aklayacak bile olsanız ortaya ayıp olmasın diye bir yaratı koyarsınız. Ne bileyim ekibin içinde birilerinin içinde sanatçı olma ukdesi kalmıştır, bir şey olmuştur, yapmış olduğu işe özenir. Bazı filmler o seviyede bile değil.
Assassin 33 AD, tam olarak İslamofobinin ve komplo teorilerinin bir araya gelmiş olduğu aşırı anlam ifade etmeyen bir yapım. Aslına bakarsanız seyredip de ciddiye alan yok sadece film, fazlaca mantıklı bir düşünce üstüne inşa edildiğine fazlaca güvenli. Haliyle uzun süreden beri alay mevzusu. Yazıda filmle ilgili fazlaca spoiler var fakat aslına bakarsanız izlemeyin diye anlatıyorum. Ya da izleyin kendi gözlerinizle görün.
Gelelim hikayeye
Filmin mevzusu şu: Müslüman bir adam ve şirketi, vakit makinesi buluş edip geçmişe dönmeye çalışıyor. Amaçları da Hz. İsa’yı öldürmek ve böylece tüm Hristiyanların günahlarının bedelini ödemesini engelleyerek Hristiyan alemini cehenneme göndermek, dini ortadan kaldırmak. Evet, biri bunu düşünce olarak düşünmüş ve etrafındakiler “Sen tekrar düşünme dangoz” dememiş.
Hepimiz bilir ki ırkçı bir bilim kurgu hikayesi ABD’de başlayacaksa gerçek bir WASP Amerikalı ile adım atar. WASP, beyaz Anglo-sakson Protestan anlamına gelen bir kısaltma. Haliyle hikayemizin başlangıcında bu şekilde bir genç var. Bu genç eleman işte fazlaca dinle minle ilgili değil fakat daha dakika bir gol bir imana geleceğini görüyoruz.
Şirkete yeni giren genç, vakit yolculuğunu mümkün kılıyor. Bunu yaptıktan sonrasında da patronu göstermelik bir aferin falan diyor. Amacı ise elemanı ortadan kaldırmak. Elemanın “Evlenmeden olmaz” diyen, el ele bile tutuşmaktan kaçınan sevgilisi onu “imana getirmeye” çalışıyor. Ülkemizden bir kanalın ateş koymayı unutmuş olduğu cehennem sahnesi vardı ya, hah onun diyalog olarak karşılıkları burada konuşuluyor.
Atayızım fakat Jesus Christ!

Dünyanın en karikatür ateistlerinden önde gelen baş karakterimiz, muhtemelen beyazperde tarihinin en alakasız siyahi karakterini ve iki yancının toplanıp geçmişe gitmesiyle beraber ortalık karışmaya başlıyor. Peki bu dört bilim insanı kimin peşinden gidiyor dersiniz? Minimum bir manga tam teçhizatlı hususi eğitimli askerin peşinden…
Yapım içinde vakit yolculuğu karıştıkça karışıyor. Geçmişe giden ekibin başındaki inancı sarsılmış eski asker Hz. İsa ile karşılaştıktan sonrasında kendini tekrardan sorguluyor. Siyahi karakter, Hz. İsa ile kanka oluyor, hatta Mel Gibson’ın Passion filminden “senin filmin/benim filmim” diye konuşacak kadar içli dışlı oluyorlar. South Park sahnesi benzer biçimde fakat değil.
Hristiyanlık propagandası yapacakken cehennemlik olmak?

Tamam filmin arkasındaki ekip kendine düşman olarak tüm müslümanları seçmeye çalışmış ve film süresince hem Hristiyanlık hem de Hz. İsa övülüyor. Öte taraftan filmi yapanlar fazlaca akıllı olmadıkları için yaptıkları şeyin her din için sövgü ve sapkınlık olarak görülebileceğinin bilincinde değiller.
Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi vakasını çoğumuz biliyor olsak da tekrardan dirildiği kısımla ilgili olarak fazlaca fazla kimsenin bilgisi yok, buna senaristler ve yapımcılar da dahil. Filme gore Hz. İsa’yı yanına alan ya da kurtaran Tanrı değil, bildiğiniz Amerikan askerleri.
Yapma işte bunu… Yapma:

Bizim siyahi karakterimiz Simon bir noktadan sonrasında Hristiyan anlatılarında Hz. İsa’ya kendi çarmıhını taşımasına yardım eden Kireneli Simun (Simon of Cyrene) haline geliyor. Filmdeki tek siyahi kendisi olduğundan ona hususi bir yer vermişler.
Dahası, geçmişte bir noktada başarı göstermiş olan jenerik fena karakterimiz Ahmad (bari isme özenseydiniz) günümüze ulaştığında ise dünya kıyametin eşiğine gelmiş durumda. Bunun sebebi ise insanların merhameti asla öğrenmemiş olması şeklinde açıklandı. Açık ki ne Hristiyanlık evveliyatına ne de genel insanlık evveliyatına o kadar da hakim değiller.
“Müslümanlar değil, aşırılıkçılarla savaşım ediyoruz” cümlesini araya atıp İslam düşmanlığının dibini ekmekle sıyırmakta beis görmeyen bu yapımı izleyeceğinize evin boş duvarını falan izleyin, ne bileyim karınca yuvası falan gözleyin. Bir sonraki yazıda -bulması zor ama- benzer berbatlıkta bir başka filme daha sizler için katlanıp karşınızda olacağız. Ya da şunu izleyin, hem daha gülünç hem daha keyifli:



