Oyun

Sizi Çocukluk Yıllarınıza Işınlayacak Atari Oyunları

90’lar ve 2000’lerde çocuk olanların talihli ve şanssız oldukları şeyler vardı. Atariyle yetiştikleri için talihli oldukları kati. Sokakta oynanan son dönemlerde atari, bizi evde tutabilen tek şey olabilir. Peki oynadığımız oyunları şimdi tekrardan izlediğimizde iyi mi hissediyoruz? Gelin bir bakalım.

Oyun oynamak kimileri için bir tutku, kimileri için ise yalnızca eğlenilen bir aktivitedir. Günümüzde PlayStation, Xbox ve bilgisayarlarımızda binlerce oyun bulabiliyoruz. Sadece bir zamanlar durum bu şekilde değildi. Sayılı oyun oynayabildiğimiz atarilerimiz vardı.

PlayStation ve Xbox’ların atası diyebileceğimiz atarileri eminiz ki birçoğunuz hatırlarsınız. Hatta eminiz ki pek oldukca insan ilk kez atari yardımıyla oyun dünyasıyla tanışmıştır. Hepimizi oyun dünyasının içine çeken atarilerde oynadığımız ilk oyunlardan bazılarını sizler için derledik.

Hepimizi sirk akrobatına çeviren oyun: Circus.

İlk kez 1984 senesinde piyasaya sürülen Circus, ikonik müziğiyle hepimizi adeta oyunun içine hapsediyordu. Canlarımız azaldıkça sinirlenirdik fakat bir taraftan da kendimizi müziğin ritmine bırakarak oynamaya devam ederdik.

İp cambazlığı yaparken karşımıza çıkan sayısız maymun, bir toptan öteki topa atlamak derken bir halde kendimizi oyuna kaptırıp dönemin iyi mi geçtiğini anlamıyorduk.

Tennis performansımızı Rafael Nadal görse gözleri dolardı…

1983 senesinde çıkış yapmış olan oyun, neredeyse tüm atari oyunları benzer biçimde oldukça rahat bir arayüze sahipti. Tennis’te 5 değişik güçlük seviyesi vardı. Pek çoğumuz 4 ve 5. seviyelerde oldukça zorlansak da denemekten vazgeçmezdik.

Oyunu oynadıkça geliştirdiğimiz tenis kabiliyetlerimiz yardımıyla ise tamamımız kendimizi adeta bir Rafael Nadal, bir Maria Sharapova benzer biçimde hissediyorduk.

Atari denince akla ilk gelen oyunlardan Super Mario’yu doğal ki unutmadık.

Evet, şüphesiz en sevilen ve en oldukca oynanan atari oyunu Super Mario’dur. Şimdilerde birçok oyunda bulamadığımız şeyleri Super Mario 1983 yılından itibaren bizlere sunuyordu. Oyunun içinde sevgi, arkadaşlık, korku ne ararsanız vardı.

Canavarı yenip prensesi kurtaracağımızı anladığımız o an hepimizin içine bir miktar hüzün gelirdi. Prensesi kurtarıp kalemize götürdüğümüzde ise tüm verdiğimiz emekler karşılığını bulmuş benzer biçimde gururlanırdık.

King Kong filmi yapımcıları da zamanında Donkey Kong oynamış mıdır acaba?

Merdivenlerden çıkıp bir üst kata ulaşmak asla bu kadar zor ve keyifli olmamıştı. Donkey Kong oyunundaki goril dostumuz kimi zaman üzerimize variller yuvarlayarak bizi korkutmaya çalışsa da her seferinde bir halde engelleri aşıp en üst kattaki prensese ulaşmayı başarıyorduk.

Gene o devrin efsanevi oyunlarından Super Mario’nun Mario’sunu bu oyunda da görebiliyorduk. Bunun en büyük sebebi ise Mario’nun bu ilk kez bu oyunda görülmesiydi. Doğal ki Donkey Kong, Super Mario kadar meşhur olmadığı için ise birçoğumuz bu durumun tam tersi bulunduğunu düşünüyorduk.

Tekken, gerçek dövüşçülerin mekanıydı.

Birçoğumuzun hayatına atariyle giren Tekken, günümüzde seri halinde oynanmaya devam eden nadir oyunlardan biri. Atari oyunları içinde aile bireylerimiz ve arkadaşlarımızla beraber oynarken oldukça eğlenirdik.

Karşılıklı olarak seçilen karakterler, beceri savaşları derken dönemin iyi mi geçtiğini anlamazdık. Günümüzdeki kadar olmasa da Tekken’in o zamanlar da rakipleri vardı.

Hala bir efsaneleşmiş olmaya devam eden: Street Fighter

Tekken’in rakipleri içinde sayabileceğimiz başlıca oyunlardan biri de Street Fighter’dı. Geçtiğimiz yıllarda yeni bir PC oyunu çıkmış olsa da Street Fighter pek oldukca dövüş oyununun gölgesinde kaldı.

Beynimizi tırmalayan tır sürme efektiyle: TANK

Oyunun kim bilir en güzel kısmı çeşit çeşit geliştirmeye haiz olmasıydı. Bazıları tüm düşman tankları yok edip oyunu bitirebiliyor, bazıları ise çevremizde koruyucu bir kalkan oluşturabiliyordu.

Doğal ki bu geliştirmelere ve düşmanları yok etmeye fazla odaklanıp korumamız ihtiyaç duyulan sembolü unuttuğumuz da olmuyor değildi. Nitekim tıpkı bizim benzer biçimde düşmanlarımızın da bir amacı vardı.

Tetris yüzünden ebeveynlerimizle atari tartışması yaşadığımız o günler…

Atariler her yaştan insana hitap ediyordu. Ebevenylerimizin en favori oyunlarından biri de şüphesiz ki Tetris’ti. Oyun o denli fazla oynandı ve o denli oldukca sevildi ki günümüzde de hala benzer birçok oyun geliştiriliyor.

Gene öteki atari oyunlarıyla benzer olan 1984 senesinde geliştirilen oyun, piyasaya sürüldüğü günden bu yana çıkan tüm serilerde de o nostaljik havasını korumaya devam ediyor.

Biz nişancılığı PUBG’de öğrenmedik.

Atari denince akla gelen ilk oyunlar içinde yerini almış ‘ördek vurmaca’ oyunu Duck Hunt, o zamanlar bizi epey şaşırtırdı. Birçoğumuz elimizdeki silahla ateş ettiğimizde ördekleri iyi mi vurduğumuza inanamaz, değişen teknolojinin ne kadar geliştiğini düşünürdük.

Atış haklarımızın tamamını harcayıp ördekleri vuramadığımızda ise oyunun başından itibaren gördüğümüz köpek yine kendini gösterip alaycı bir halde bizlere gülerdi. Birkaç kez köpeğin gülüşüyle karşılaştığımızda ise adeta yaşamdan soğuyorduk.

Contra’daki aksiyonu hiçbir filmimizde bulamazdık.

Aksiyon filmlerini sevenler, bir dönem Contra’yı epey oynamış olabilir. Bu sebeple oyun adeta bizi bir aksiyon filminin içindeymiş benzer biçimde hissettiriyordu. Üzerinize doğru gelen düşmanlar, hoplayıp zıplamanız ihtiyaç duyulan engeller, otomatik ateş eden silahlar ve alevler… Ne yoktu ki.

Doğal ki günümüzdeki nişancı yada aksiyon oyunlarıyla kıyaslamamız mümkün değil. Sadece zamanında tek bir silahla her canavarı yenebildiğimiz Contra’nın yeri bizim için daima başka olacak.

Mortal Kombat, hala en sevilen dövüş oyunlarından biri.

Sub-Zero, Scorpion, Sonya, Kanyo ve daha nice karakterle ilk kez ataride tanışmıştık. Şimdi ise efsaneleşen Mortal Kombat karakterlerini ve hatta hikayelerini neredeyse tamamımız biliyoruz.

Ataride oynadığımız günlerden bu yana oyunda oldukca şey değişti. Eskiden gördüğümüz birçok karakter, serinin son oyunlarında yer almıyor. Öte taraftan serinin birçok filmi çekildi ve bu filmlerde de değişik değişik karakterleri seyretme fırsatını elde ettik. Tüm bunlarla beraber Mortal Kombat, tüm dünyaya adını duyurmayı başardı.

Minik kırmızı otomobilimiz ve Forza Horizon’ı aratmayan(?) tabiat görüntüleri…

Forza Horizon, Need for Speed ve daha nice oyunlar yokken Road Fighter vardı. Kuş bakışı açıyla oynadığımız oyunda bir ihtimal arabamızı modifiye edemiyorduk fakat fazlasıyla eğleniyorduk.

Oyunda ilerledikçe değişen çevre görünümleri yardımıyla değişik dünyalar gidiyor, yarış hissini sonuna kadar yaşıyorduk. Contra’yla aynı şekilde Konami tarafınca geliştirilen oyun, firmanın ilk yarış oyunu olarak da adını tarihe yazdırmayı başardı.

Bombayı bırakıp arkamıza bakmadan kaçtığımız günler…

Asla şüphesiz ki Bomberman bizlere zamanlamanın önemini öğretti. Bazen kurduğumuz bombalarla kendimizi de patlattık fakat netice olarak bir halde çıkış kapısını bulduk.

Doğal ki etrafta dolaşan bir sürü canavar varken tüm taşları kırıp kapıyı bulmak çok da fazla kolay değildi. Sadece gene de Bomberman en keyifli atari oyunlarından biriydi.

Hepimizi birer Tarzan’a dönüştüren oyun: Adventure Island.

Minik ayaklarımızla Tarzan benzer biçimde oradan oraya koşuşturduğumuz Adventure Island, oynanış olarak Super Mario’yu oldukça çağrıştırıyordu. Birçoğumuz sırf bu sebeple Super Mario’da prensesi kurtardıktan sonrasında zafer turumuzu atmak için tehlikelerle dolu bu adaya gelirdik.

Oyunu sevdiren en büyük özelliklerden biri de yolda bulup tekmeyerek açtığımız yumurtalardan türlü hediyeler çıkıyor olmasıydı. Bu hediyelerden en eğlencelisi ise şüphesiz ki kaykaydı. Şimdi bizlere rahat benzer biçimde gelse de o zamanki oyunlarda karakterimizin bu benzer biçimde kabiliyetlere haiz olması bizlere oldukca güzel geliyordu.

Parkur sporunu biz zamanında Excite Bike’ta motorla yapıyorduk.

Gene atari oyunlarında görmeye alışık olmadığımız bir şey de motor sürmekti. Bu sebeple birçok oyunda ya otomobil sürüyorduk, ya dövüşüyorduk ya da bir amaç uğruna oradan oraya koşuşturuyorduk.

Klasik bir yarış oyunundan bu anlamda uzaklaşan Excite Bike ise bizlere değişik bir tecrübe sunmuştu. Oyun o dönemde oldukca sevilmiş, en oldukca oynanan atari oyunlarından biri haline gelmişti. Sadece şimdi birçoğumuz adını bile hatırlamakta zorlanıyoruz.

Günümüzde artık oyun severler ellerinin altındaki bilgisayarlardan yada konsollardan sayısız oyuna erişim sağlayabiliyor. 90’larda ve 2000’lerde çocuk olanların büyük bir kısmı ise atari oyunlarıyla büyüdü. Bugün sizlerle minik bir yolculuğa çıkarak çocukluğumuza geri döndük. Peki sizin en sevdiğiniz atari oyunu hangisiydi?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu