Tarih Gezisine Çıkaran Birbirinden Sağlam Atmosferli Oyunlar

Tarihin değişik dönemleri hakkında informasyon edinmemiz gerektiğinde büyük seviyede yazılı ve görsel kaynaklar yardımımıza koşuyor. Fakat bunlara ek olarak, bir çok kişinin bir tek eğlence aracı olarak görmüş olduğu oyunlar da gerek geçmiş, gerekse de olası/alternatif tarih mevzularında fazlaca destek olabiliyor.

Bilhassa de atmosferi iyi kurgulanan oyunlarda adeta o oyunun dünyasının içine girebiliyor, alternatif yada bildiğimiz tarihin belli noktalarını deneyimleyebiliyoruz. Bunu daha da yakından görebilmek için, Atilla Kabakçıoğlu’nun hazırladığı cetvel üstünden belli başlı oyunlara kronolojik olarak bakalım.

UYARI: Oyunlardan “spoiler’lar” görebilirsiniz.

Ancestors: The Humankind Odyssey, milyonlarca yıl geriden başlıyor. (Old’lar bilir)

Bilime dayalı olarak ortaya çıkarılan bu oyunda 10 milyon yıl geriye gidiyor ve evrimin aşamalarını takip edebiliyoruz. Oyunda belli başlı teknik eksikler bulunsa da yapımcılar, bilimsel açıdan isabetli bir atmosfer ve edinim yaşatmayı başarıyor.

İlkel dönemlerde geçmesine karşın Ancestors oyunundan Far Cry: Primal’a geçtiğinizde teknolojik açıdan sıçrama yaşamış benzer biçimde oluyorsunuz.

M.Ö. 10.000 yılına götürmüş olan bu yapımda belli başlı tarih dışı faktörler bulunuyor. Fakat devrin zorluklarını, canlılarını ve dünyasını tanımak adına göz atabilirsiniz. Bunun üzerine güncel Far Cry oyunlarına geçtiğinizde muhtemelen elinizdeki rahat tabanca bile gözünüze dünya harikası benzer biçimde gelecektir.

Medeniyetin artık yerli yerinde olduğu, üzerine alışık olduğumuz anlamda sanata dair çalışmaların da yoğun olarak görüldüğü Antik Yunan’a dönüyoruz.

Buraya bizleri götürmüş olan oyun ise Assassin’s Creed: Odyssey oluyor. Oyunda tarihle pek de uyuşmayan oldukca sayıda bölüm görmek mümkün. Gene de Antik Yunan ortamını iyi bir halde aktardığını, bir noktaya kadar da zamanı açıdan tutarlı bulunduğunu söyleyebiliriz.

Coğrafi konumu sebebiyle karıştırılsa da AC: Origins, Odyssey’den oldukca daha sonrasını konu alıyor.

Bu oyunda tarih, M.Ö. 49 yılını gösteriyor. Bu da meşhur Mısır Kraliçesi Cleopatra’nın hükmettiği döneme denk geliyor. Esasen oyunda kendisini de görebilmeniz mümkün.

Bunun haricinde oyun muhteşem bir açık dünya sunmasa da standart insanların o dönemdeki yaşamını ve devrin değişik aletlerini/silahlarını görebilmeniz mümkün oluyor.

Antik Yunan’ı AC: Odyssey yardımıyla gördük. Şimdi de Ryse: Son of Rome, bizi Antik Roma’ya götürüyor.

Aslına bakarsak bu oyunun büyük kısmı, oyundaki harp sebebiyle Roma haricinde geçiyor fakat devrin yaşam tarzını, atmosferini, giysilerini ve alışkanlıklarını görmek adına göz atılabilecek keyifli bir yapım kendisi. Zamanı açıdan birçok noktada isabetli olmadığını belirtmekte yarar var.

870’li yıllarda geçen AC: Valhalla, oyuncuları alıp Viking olma deneyimini yaşatıyor.

Bu sırada İngiltere’deki yerleşim yerlerini işgal edebiliyor, zamanı karakterlerin uyarlamalarını görebiliyor, tamamen isabetli olmasa da belli başlı zamanı bilgiler edinebiliyoruz. Ek olarak oyunun haritası da oldukça geniş ve bu haritada değişik yerlerde değişik topluluklar bulunuyor.

Hem Viking yaşam stilini hem de 9. yy kuzeyli yaşam şeklini görebilmek adına talih verebilirsiniz. Oyunun bunun haricinde sunmuş olduğu oldukca fazla tarih dışı şey var fakat bunlar daha geniş bir incelemenin mevzusu.

Assassin’s Creed’in 1191 senesinde ve Mukaddes Topraklar’da geçen ilk oyunu, Üçüncü Haçlı Seferleri’nin olduğu dönemde geçiyor.

Bununla beraber oyun, gerçek vakaları tasarı bir dünyada oyuncuya aktarıyor. 2023 senesinde bu oyuna dönmek bir çok şahıs için zor olacaktır fakat olayların iyi mi yansıtıldığını görmek adına göz atabilirsiniz.

1274 yılına geldiğimizde ise Ghost of Tsushima bizleri karşılıyor:

Japonya’nın Moğollar tarafınca salgın edilmiş olduğu dönemde geçen Ghost of Tsushima, devrin değerlerini, yaşam tarzını, tabiat ve güzel duyu anlayışını görebileceğiniz bir yapım. Ek olarak tüm bu zamanı değerler bir kenara bırakıldığında bile oyun kültürü açısından tadılması ihtiyaç duyulan bir yapım bulunduğunu düşünüyoruz.

Arkasından A Plague Tale: Innocence geliyor. Peki buradaki zamanı vaka ne?

Hikâyenin gerginliğinden ortalığa dikkat edemediğimiz oyunda 1348 yılına dönüyoruz. Odaklanmak zor olsa da İngilizler ve Fransızlar arasındaki çatışma, 100 Yıl Savaşları’nın bir kısmını bizlere gösteriyor. Bunun haricinde oyun, orta çağ yaşam şekline de yakından bir bakış sağlıyor.

Daha da ileri gittiğimizde 1715 senesinde geçen AC: Black Flag’i buluyoruz.

Burada bir taraftan korsanlığın iyi mi yükseldiğini görürken öte taraftan da şehirlerdeki yaşamın işleyişine şahit olabiliyoruz. Bu sırada değişik vapur türleri ve adalar da bizleri yalnız bırakmıyor.

Aynı yüzyıl içinde Fransız Devrimi’ni işleyen AC: Unity’i görebiliriz.

Dolayısıyla 1789 senesinde geçen bu oyunda, Notre Dame benzer biçimde zamanı yapılar da olabildiğince gerçeğine yakın olacak şekilde yansıtılmaya çalışılmış. Fakat bunun haricinde; dönemde hemen hemen buluş edilmemiş kapı kolları ve normalden daha geniş sokaklar benzer biçimde tutarsızlıklar bulunuyor.

Bu şekilde bilgileri göz ardı ettiğinizde AC: Unity, devrin Fransa’sına ve içindeki yaşam biçimine keyifli bir perspektif kazandırıyor.

Oyun dünyasının cevheri Red Dead Redemption 2, yırtıcı batı yaşam stilini en ince ayrıntısına kadar deneyimleyebilmenizi mümkün kılıyor:

1899 senesinde geçen oyunda hem şehirleşmenin etkilerini görebiliyorsunuz hem de yerlilerle adaya yeni ayak basanlar arasındaki çatışmaya tanık oluyorsunuz. Bunlara ek olarak ortadan kalkmakta olan kovboy yaşam stilini ve ABD topraklarının acımasızlığı da kaliteli bir halde yansıtılıyor.

Ek olarak ‘en ince ayrıntısına kadar’ derken sözümüz sözümüz kalsın istemeyiz. Kendiniz görmek isterseniz bu linkten ilgili içeriğimize bakabilirsiniz.

Şehirleşmenin tamamen oturmuş olduğu Mafia 1’e geçtiğimizde değişik problemler görüyoruz.

Bu sefer mafyanın güç kazandığını, yolsuzluğun zirveye ulaştığını, ırkçılığın devam ettiğini ve derslik ayrımcılığındaki makasın oldukça açıldığını fark ediyoruz. Oyun, 1930’ların ABD’sına yakından bir bakış sunuyor.

GTA V ise listede günümüze en yakın olan oyun diyebiliriz.

Bu yapım için tam olarak bir tarih verilmemiş olsa da oyunun çıkmış olduğu yılda, kısaca 2013’te geçmiş olduğu düşünülüyor. Şu an bizlere pek sıradışı gelmeyebilir fakat bigün, biz Mafia 1 dünyasını iyi mi garipsiyorsak başkaları da GTA 5’in ortamını aynı şekilde acayip bulacaktır. Bu bağlamda oyunun bir noktaya kadar günümüzü iyi yansıttığını söyleyebiliriz (yada 2013 yılını).

Şimdiyse geleceğe gidiyoruz: Bu bağlamda {hiç de} alışık olmadığımız atmosferiyle Cyberpunk 2077 bizi karşılıyor.

Alternatif bir zamanda, 2077 senesinde ve distopik bir gelecekte geçen oyun, detaylı diyalogları ve yaşayan açık dünyasıyla sizlere alışılmışın haricinde bir atmosfer sunuyor. Olaylı bir çıkış yaşamasına karşın oldukça iyi bir halde toparlayan oyuna göz atabilirsiniz. Görevler haricinde bile önünüze rastgele vakalar çıkaran bir harita sizleri bekliyor olacak.

Oyunda 2023 yılına döndüğümüz de oluyor fakat buralarda maalesef şehri gezemiyoruz.

Son olarak bizi, bu zamanlarda hayal bile edemediğimiz 3020 yılına götürmüş olan Horizon Zero Dawn var.

Oyunda tabiat ananın insan eliyle yapılmış yapıları ele geçirdiğini görmek pek de zor olmasa gerek. Fakat ileride nasıl sonuçlanacağını bilmiyor olsak bile Horizon Zero Dawn geliştiricileri, bazı meşhur yapıların orijinaline bağlı kalmayı da unutmamış.

Bunun haricinde ileriye yönelik teknolojik gelişmeler de fantastik bir evrende olmamıza rağmen fazla abartıya kaçılmadan olabildiğince gerçekçi bir halde ilerletilmiş

Listede bunlar haricinde oldukca sayıda oyun var. Tamamına buradan ulaşabilir, sıralama hakkında daha çok bilgiye ulaşmak için de Atilla Kabakçıoğlu’nun paylaşımına göz atabilirsiniz. Kendi ekleyeceğiniz oyunları da yorumlarda belirtmeyi ihmal etmeyin.