Tekerlekleri Her Yöne Dönen Otomobilleri Niçin Hâlâ Görmüyoruz?

Konsept otomobiller ve yeni teknolojilerle üretilen prototiplerde hemen hemen yollarda göremediğimiz birçok yenilik görüyoruz. Bunların başlangıcında da her yöne dönen ve park etmeyi büyük seviyede kolaylaştıran ‘oldukça yönlü tekerlekler’ geliyor.

Peki hayatımızı kolaylaştıracak, her yöne dönen tekerlekler niçin prototiplerde ve konsept otomobillerde kaldı? Trafikte her otomobilde olması gerekirken niçin hemen hemen seri üretime geçirilmedi?

1951 senesinde üretilen Cadillac, bu değişen teknolojinin öncülerindendi…

Oysa NASA bile bu teknolojiyi 7 yıl ilkin kullanmıştı.

Mercedes’in konsept otomobili AVTR, tekerleklerin yönü değişmeden sağa yada sola gidebiliyor. (0:32)

Hyundai da geçtiğimiz günlerde CES fuarında e-Corner sistemini duyurmuş ve büyük bir beğeni toplamıştı.

Sadece hala hiçbirimiz trafikte bu şekilde otomobillerle karşılaşmıyoruz…

Otomobillerde bu teknolojiyi yaygın olarak görmüyor olmamızın başlıca birkaç sebebi var. İlk olarak bu şekilde bir değişen teknolojinin otomobillere yerleştirilmesi için oldukça daha karmaşık bir sistem kullanılması gerekiyor. Bu da fazladan maliyet ve fazladan işçilik anlamına geliyor. Şu demek oluyor ki daha kolay park edebileceğiniz otomobiller oldukça daha pahalıya satılacaktır.

Diyelim ki pek oldukça insanoğlunun alamayacağı bu otomobiller seri üretime geçti;

Ilk olarak oldukça yönlü tekerlekler günümüzde kullandığımız standart modellere kıyasla oldukça daha ağır olacaktır. Zira tekerleğin içinde oldukça daha karmaşık bir sistem yer alacaktır. Ağırlığı artan tekerleklerin yolla arasındaki sürtünme kuvveti de doğru orantılı olarak artacağı için de lastikler oldukça daha kolay aşınacaktır. Yeni bir lastik almak istediğinizde ise ödeyeceğiniz miktar ise cebinizi yakabilir.

Otomobilinizin çekiş gücü düşecek, engebeli yollarda daha düşük performans gösterecektir.


Sürtünme kuvvetinin artması aracınızın çekiş enerjisini direkt etkisinde bırakır. Daha ağır olan, zemine daha çok sürtünme kuvveti tatbik eden tekerlekler, daha çok yakıtla daha kısa mesafe gitmenize sebep olacaktır. Nitekim videolarda gördüğümüz arabaların neredeyse hepsinin düz yolda kontrol edilmesinin sebebi de bu.

Lastiğinizin patlaması ise bir felakete sebep olabilir.


Tekerleklerin emek verme mekanizması gereği patladığında yada bir kaza sonucu aracınızdan ayrıldığında bir yere çarpana kadar durmadan ilerleyebilir. Bu da daha büyük kazalara yol açabileceği şeklinde aracınıza da büyük zararlar verecektir.

Lastiğinizi değiştirmeniz bile oldukça daha zor bir iş haline gelir.


Yedek lastik taşımanız bile oldukça zor olacaktır fakat diyelim ki yedek lastiğiniz var. Oldukca yönlü tekerleklerin daha ağır olduğundan bahsetmiştik. Şu demek oluyor ki bir yerden bir yere taşımanız ve tekerleğinizi değiştirmeniz, sizi epey zorlayacaktır ve yüksek ihtimalle birkaç kişiden daha yardım almanız gerekecektir. Sadece tekerleğin takılışı karmaşık bir sistem gerektirebileceği için tüm mahalleyi toplasanız bile işin içinden çıkamayabilirsiniz.

Bu teknolojiye hakkaten ihtiyacımız var mı?

Aslına bakarsanız o kadar da ihtiyacımız yok. Zira bu değişen teknolojinin ilk ortaya çıkışının peşinden otomobil sektörü oldukça gelişti. Otonom sürüş ve park sistemleri, otomobillerin her yanına eklenen kameralar ve sürücülere meydana getirilen uyarılarla beraber park etmek mevzusunda bizlere destek olan pek oldukça teknoloji yaşamımıza girdi.

Park etmek haricinde pek bir artısı olmayan ve hatta eksileri olan ‘oldukça yönlü tekerlekleri’ ise bir süre daha trafikte görmeyeceğiz şeklinde görünüyor. Nitekim tekerlekleri her yöne dönebilen azca sayıda otomobil olması da karmaşıklık yaratabilir. Bu sebeple ilkin bu teknoloji için zemin hazırlanmalı, eksileri giderilmeli ve sonrasında trafiğe çıkartılmalı. Şu demek oluyor ki şimdilik konsept otomobillerde ve prototiplerde görmekle yetineceğiz.