Sinema

The Falcon and the Winter Soldier Aslen Ne Konu alıyor?

Marvel Sinematik Evreni, Disney+ dizileriyle beraber her geçen gün daha da genişliyor. Disney’in en yeni Marvel dizisi olan The Falcon and the Winter Soldier basit bir aksiyon mu yoksa aslen daha fazlasını mı konu alıyor?

Marvel Sinematik Evreni artık başlı başına bir sektör haline geldi. Filmler ve yan ürünleri koca bir pazar oluşturdu. Pandemiyle beraber beyaz perde filmleri sekteye uğrasa da Marvel, Disney+ dizileri ile hikayelerini anlatmaya devam ediyor. Disney+ ekranlarında ilk olarak WandaVision adlı yapımı izlemiş, hatta daha dizi yarısındayken dizinin aslen ne anlattığını da açıklamıştık. Dizinin arkasındaki ekip de sonrasında yapmış olduğu açıklamalarla bizi doğrulamıştı.

Dikkat: Bu yazı, The Falcon and The Winter Soldier dizisi ve MCU ile ilgili spoiler/sürprizbozan ihtiva eder. Diziyi izlemediyseniz yazının gerisini okumak istemeyebilirsiniz. İzlediyseniz buyrun başlamış olalım.

“Dostum sen kimsin?”

Avengers: Endgame filminin sonunda Steve Rogers, kalkanı Sam Wilson’a vermiş ve artık kalkanı onun taşıması icap ettiğini ifade etmişti. Kalkanı da kahramanlarımızı da son olarak gördüğümüz yer orasıydı. Sonrasında olanları dizide izliyoruz.

Ilk olarak Sam’in tekrardan The Falcon olmaya döndüğünü görüyoruz. Kaptan ABD’nın ikonik kalkanını ise Smithsonian Müzesi raflarında görüyoruz sadece doğal ki kalkan fazlaca uzun süre orada kalmıyor. Derhal ilk bölümün sonunda Kayyum ABD.. Ehm, şey, Kaptan ABD karşımıza çıkıyor.

Wyatt Russell’ın canlandırdığı John Walker, dizide yeni Kaptan ABD olarak karşımıza çıkıyor. Kendisi ABD’nin yeni altın evladı olarak üç onur madalyasına, çeşitli ödüllere ıvır kıvırlara haiz bir asker. Aslen yaşayacağı problemler da tam olarak burada ortaya çıkmaya başlıyor.

İlk Kaptan ABD filmimizde süper asker serumunu meydana getiren Dr. Erskine, Steve Rogers’ı seçme sebebi olarak “Muhteşem asker değil, iyi bir insan” olmasını göstermişti. Walker ise tam anlamıyla görkemli asker. Ne kadar iyi biri olduğu ise tartışılır. Bunu cebimize koyalım.

Ne serummuş ya!

Kaptan Değil ‘Kayyum Amerika’ Hikayesi: The Falcon and The Winter Soldier Dizisi Aslında Ne Anlatıyor?

Bilhassa çizgi romanlarda hakkaten de Kaptan ABD’nın serumu pek fazlaca hikayenin arka planında yer alır. Kaptan ABD, çizgi romanlarda Weapon I’dir. Weapon X Wolverine, Weapon XI ise Deadpool’dur. Bruce Banner’ın Hulk olmasına yol açan kazada yapmış olduğu emek verme da Gamma ışımaları ile Kaptan’ın formülünü öykünmek etme girişimidir.

İdeolojik olarak baktığımızda aslen Kaptan ABD birazcık komiktir. Hitler’i yumrukladığı kapağıyla (ister emin olun ister inanmayın ABD’de bu kapağa tepki gösteren büyük bir kesim vardı) malum kahraman genetik olarak üstün, sarı saçlı mavi gözlü bir askerdir ve aslen Hitler’in hayalidir. (Hitler’in bu amaçla yapmış olduğu canavarlıkları bir ara yazarımız Çağla’nın serilerinde okuyabileceğimizi umuyorum.)

Hikayelerde anlatılan ise benzer, hatta daha kuvvetli bir seruma haiz olan sadece insanların yaşam enerjisini emmediği sürece gücü tükenen Red Skull ile Kaptan ABD’nın kavgasıdır. Zira Marvel’ın kullandığı alegoriye nazaran Nazi harp makinesi daha kuvvetli görünebilir fakat Amerikan erdemleri daha doğru ve ahlaken üstündür. Bundan dolayı de Kaptan hep üstün olandır. Doğrusu Kaptan ABD ve serumu, gücü ve gücü doğru kullandığı savunulan değerleri temsil eder. Bu da cebimize koyacağımız ikinci data.

Steve Rogers ile Kaptan ABD aynı şahıs değildir:

Kaptan Değil ‘Kayyum Amerika’ Hikayesi: The Falcon and The Winter Soldier Dizisi Aslında Ne Anlatıyor?

Çizgi romanlarda Civil War öyküsünü okuduysanız, hikayenin iyi mi sona erdiğini bilirsiniz. Okumadıysanız özet geçelim: Bir kamyon süper kahraman ve bir miktar da süper fena aniden New York’un ortasına düşer. Bunlar dövüşüp ortalığı yıkarken Kaptan ABD da Tony’nin ağzının ortasına kalkanı vurmaya hazırlanmaktadır. Tam da bu esnada etraftaki polis, itfaiye vs çalışanlar Kaptan’ı durdurur.

Bu aşamada Steve, “Kaptan ABD’yı değil, Steve Rogers’ı tutukluyorlar. Bunların ikisi ayrı şeyler.” der ve teslim olur. Sonrasında başka pek fazlaca vaka yaşanır, bazı kahramanlar dizideki benzer biçimde kaçak durumuna düşer, Tüm bunlar anlatılırken yıl 2004’tür.

Diziye geldiğimizde de kendimizi benzer bir ortamın içinde buluruz. Süper kahramanlar harpte olmasa da ortada fazlaca ciddi bir Kaptan ABD ve Steve Rogers karmaşası gözüküyor. İnsanlar Walker’dan yeni Steve olmasını da beklemesine karşın karakterin yaklaşımı daha farklıdır. Dora Milaje’den bir otomobil dayak yedikten sonrasında “Süper asker bile değillerdi” der.

Walker bu anlamda Amerikan muhafazakarlarında görülen bilhassa askeri güç takıntısının da göstergesi olur. Afganistan travmalarını atlatamamış, sümen altı etmiş bir asker olan Walker, daha çok güç istemektedir. Bu gücün sorunları çözüp çözmeyeceğini tam olarak düşündüğünü söylemek ise pek mümkün değil.

Power Broker ve Flag Smasher?

Kaptan Değil ‘Kayyum Amerika’ Hikayesi: The Falcon and The Winter Soldier Dizisi Aslında Ne Anlatıyor?

Bunlar da çizgi romanlardan karakterler aslen sadece MCU’ya değişik şekilde aktarıldıklarını görüyoruz. Power Broker teknik olarak nerede ne netice çıkmasını, gücün kime gitmesini isterse ona gitmesini elde eden bir karakterdir. Flag Smasher ise Blip sonrası yerinden yurdundan olmuş insanların umudu bulunduğunu iddia eden bir organizasyon.

Peki Flag Smasher aslen hangi kategoriye giriyor? Dizide organizasyonlarına terörist diyenlere “Ya da devrimci, hangi cepheden baktığınıza göre farklılık gösterir” diyorlar. Aslen değişmez dostlar, tüm bu tanımlar için belirlenmiş olan kıstaslar vardır. Internasyonal İlişkiler bölümlerinde bu mevzuda makaleler de okutulur.

Kontrolsüz güç fazlaca leş bir şeydir

Kaptan Değil ‘Kayyum Amerika’ Hikayesi: The Falcon and The Winter Soldier Dizisi Aslında Ne Anlatıyor?

Hikayenin başından sonuna kadar gücün kaymasına ve gücün iyi mi yozlaştırabildiğine bakıyoruz. Flag Smasher ekibi de, Kayyum ABD ve yancısı da güçle beraber vakit içindeki yozlaşmanın yüzleri oluyor. Sam’in diyalog çağrısını boşa çıkaran Walker ve her hareketinde daha da ileri giden Karli, şiddetin iyi mi bir sarmal haline geldiğini de gösteriyor.

Dizide ilerledikçe ilk başta düzenin korunması için hareket eden yeni Kaptan ABD’nın intikam için hareket etmeye başladığını görüyoruz. Keza Flag Smasher da haiz olduğu gücün kontrolünü kaybetmeye başlıyor. Her iki cephede de ilk ölenlerin ise bu denli şiddete karşı olanlar olması, ilkin kimlerin zarar gördüğünü özetleyen bir metafor oluyor.

Şu anda The Falcon and the Winter Soldier, bir aksiyon yapımı olmaktan çıkmış durumda. Dizinin alt metninde fanatizmin negatif etkilerini, iyi mi ortaya çıkıp yayıldığını görüyoruz. Süratli ve kati çözüm için güç kullanmak ise durumu daha da karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramıyor, hatta kısıtlı da olsa gerçekleşen diyalogların pozitif tesirini de ortadan kaldırıyor.

Güvenlik uğruna özgürlükleri ve hakları askıya alabilir miyiz?

Kaptan Değil ‘Kayyum Amerika’ Hikayesi: The Falcon and The Winter Soldier Dizisi Aslında Ne Anlatıyor?

Civil War çizgi romanına geri döndüğümüzde devasa bir ideoloji kapışmasını görüyoruz. Benzer bir durum dizi de ilgilendiriyor oluyor. Walker, kanunları korumak ve kendi doğrularını sunmak için ne kadar ileri gidebilir? Elinde güç bulunanlar, bu gücü kullanmada ne kadar aşırıya kaçabilir? Daha şimdiden hem Flag Smasher ekibi hem de Kayyum ABD tartışma mevzusu olmuş durumda. Kaldı ki karakterin çizgi romanlardaki ortaya çıkışı da benzer koşullarda ve fazlaca tartışmalı bir halde gerçekleşmişti.

Dizi şimdi bu sorulara yanıt verecek. 2004 senesinde ABD Başkanı oğul Bush olmuş, 2. Irak Savaşı başlamıştı. O dönemde DC çizgi romanlarında da ABD Başkanlığı görevi Lex Luthor’un olmuştu. Şu anda ise ters yönde bir güç geçişi söz mevzusu. Fanatizm, güç mücadelesi ve güç zehirlenmesi, özgürlük/koruma farkı arasındaki geçiş dizinin alttan alta işlenen konusunu oluşturuyor.

Buradan sonrası kişisel tahminim: Muhtemelen dizinin sonunda Zemo’dan kallavi bir kazık yiyecek olan karakterlerimiz, sonrasında kendi yanlışlarını ve doğrularını tartmaya başlamış olacak. İsmini bir viskiden aldığını düşündüğüm John Walker, yapmış olduğu hareketlerin kefaretini ödemek için uzun bir yolculuğa çıkacak. Sokovia yasası tamamen yalan olup gidecek, zira yeni Kaptan ABD’nın hareketleri ile politikacıların bağları ortaya çıkacak. Sam Kaptan ABD olmayı kabullenecek. En önemlisi de serinin sonunda büyük bir “Biz ABD (ve batı) olarak kendi değerlerimizi unutlamalı, onları tekrardan hatırlamalıyız” mesajı gelecek.

Seri hakkında sizin tahminleriniz ve dizinin finalinden beklentileriniz neler? Yorumlarınızı bekliyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu