Türkiye’nin 145 Senelik Otomobil Macerası

Türkiye’de üretilen, Türk mühendislerin ortaya çıkardığı bir otomobil fikrini pek fazlaca şahıs TOGG ile tanıdı. Aslına bakarsak vatanımızda otomobil üretimi mevzusunda geçmişte de pek fazlaca girişim bulunuyor.
Bugün 29 Ekim 2022 ve Cumhuriyetimizin 99. yılını kutluyoruz. Bu kutlamaların öne çıkan noktalarından biri ise asla emsalsiz ülkemizin yeni yerli ve ulusal otomobili olan TOGG. Öte taraftan ülkemizdeki otomobil tutkusu TOGG ile başlamadı, hatta bu tutku aslen Türkiye Cumhuriyeti’nden bile önceye dayanıyor.
Gelin Osmanlı Sarayı’ndan başlayıp günümüze kadar olan bu sıkıntılı yolculuğun en mühim kilometre taşlarına beraber bakalım. Yolculuğumuza en baştan, Sultan II. Abdülhamit’in taht odasından başlıyoruz…
Türklerin otomobille ilk tanışması
Pek fazlaca tarihçiye gore Türkler, atları evcilleştiren ilk topluluklar içinde içeriyor. O dönemki atlar daha minik olduğundan, kısa boylu ve çevik Türkler haricinde pek kimse kullanamıyor. Bu yüzden atların arkasına otomobiller takılıyor. Sonrasında da bu at otomobilleri evrimleşe evrimleşe otomobillere dönüşüyor.
Otomobil ortaya çıktıktan sonrasında ise İstanbul’a ilk otomobil gelmişti. Bu otomobilin sahibi ise doğal ki Sultan II. Abdülhamid olmuştu. Hatta o dönemde padişaha İngiltere’den bir de elektrikli otomobil getirtilmişti. Otomobilleri bu kadar benimseyen II. Abdülhamid, aslen Meşrutiyet’in ilanına kadar zat’ülhareke denilen otomobilleri yasaklamıştı.
İlk otomobil daha fazlaca mekanik bir mucize olarak İstiklal Caddesi’nde sergilenirken, trafiğe giren ilk otomobil ise 1895 senesinde, Züheyrzade Ahmed Paşa’nın otomobili olmuştu. O dönemde otomobil İstanbul’da, yalnızca Beşiktaş ve çevresinde görülüyordu. Otomobilleri Türk Halkı fazlaca sevmişti. Bu sevginin mükafatını ise Cumhuriyet ile görecekti.
Otomobil montajı başlıyor

1929 senesinde otomobil montajı için Amerikalı Ford Motor Company ile hükümet içinde bir antak kalma imzalanmıştı. Bugün montajcılık eleştirilse de o dönem yetişmiş nüfus olmadığından, iş gücünün kullanılması ve bir taraftan da otomobillerin iyi mi yapılabileceğinin öğrenilmesi için bu tür girişimler önemliydi. İmzalanan antak kalma 25 yıllıktı.
Bu ilk yapınak ile beraber ilk özgür bölge de kurulmuş, Tophane’deki gümrük depoları bölgesinde başlamış olan üretimde parçaların gümrüksüz temini sağlanmıştı. Bu minik fabrikada üretim günde 48 adete çıkabiliyordu. Sonrasında Büyük Bunalım’dı, küresel gelişmelerdeki dalgalanmalardı derken yapınak 5 yıl sonrasında kapanmış oldu, 1944’te tamamen yıkıldı. Gene de bu fabrikadan 15 bin vasıta çıkmış, dahası, genç Cumhuriyet otomobil mevzusunda data ve deneyim kazanmıştı.
2. Dünya Savaşı sonrasında ise Türkiye’ye bağışlama olarak harpte kullanılmış Jeep üretimi araçlar gelmeye başladı. O şekilde ki aslen marka olan Jeep, fazlaca uzun süre arazi araçlarının adı olarak kullanıldı. Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ile beraber de Turk Willys Overland Tuzla Jeep Montaj Fabrikası, 1956 senesinde üretime başladı. Yapınak sermayesinin yüzde 25’i Amerikan idi.
Bu devrin en büyük tesiri olarak, araçların yerlilik oranı %2’den %60’lara terfi etti.

Bir dönem taksi olarak da kullanılan ve her insanın otomobil denildiğinde ilk tercihlerinden olan Jeep fabrikasında arada bir Büssing marka kamyonlar da üretiliyordu. Sonrasında Jeep bu tesisten ayrılırken, yapınak askeriyeye devredildi.
1958 senesinde ise bu topraklar ilk minik otomobili olan Alman otomobili Nobel 200 ile de tanıştı. Bu vasıta Türkiye’de de üretildi.
1959 senesinde ise Türkiye, otomobil üretmeye hazır bulunduğunu gösteriyordu

1959 senesinde ilk olarak Ford Motor Company ve Koç Grubu, Otosan’ı kurmuştu. Otosan, otomobil üretimi için ilk adımların atılmış olduğu yer oldu. Bir kez fabrikanın tüm çalışan ekibi Türk’tü. Bu ekip günde 4 tane Ford Consul otomobil ve 8 tane Ford Thames kamyon üretiyotdu. 1967 senesinde ise Ford Transit üretimine başlandı.
1962 senesinde da Federal Türk Kamyonları AŞ, Oyak tarafınca satın alındı Onun yerine International Harvester ile ortaklık yapılarak kamyon, otobüs, minibüs, traktör, kamyonet, pick-up, akseri vasıta ve yedek parça üretecek olan Türk Otomotiv Endüstrisi (TOE) faaliyete geçti. Bir yıl sonrasında ise Otobüs Karoseri A.Ş., bir efsaneleşmiş olacak olan Magirus otobüslerin montajına başladı.
Otomobil yolculuğunun en hüzünlü anısı olan Devrim de bu zamanda ortaya çıktı

1961 senesinde devrin Cumhurbaşkanı olan Cemal Gürsel, Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikası’na tamamiyle Türk mühendisler tarafınca tasarlanıp üretilen ilk otomobil için komut verir. 135 günde otomobilin prototipini de ister, hatta adını da Devrim koyar.
Mühendisler ve ustalar canla başla emek vererek dört tane Devrim otomobili üretmeyi başardılar. Cemal Gürsel’in binmiş olduğu otomobilin benzini bitince söylediği “Garp kafasıyla otomobil yaptık, doğu kafasıyla benzin koymayı unuttuk.” sözü manşet oldu, otomobil halktan ilgi görse de oluşan idrak sebebiyle yatırım çekmedi. Oysa Gürsel, aracın benzini bitince öteki Devrim otomobillerinden biriyle turunu tamamlamıştı. Hakkı yenen bu otomobil Eskişehir’de hala sergileniyor ve hala çalışıyor.
İnekler yediği efsanesiyle tanıdığımız Anadol, birkaç yıl sonrasında geldi

Ford Consul otomobillerin üretimi azdı. Dahası, pahalı araçlar oldukları için halk satın alamıyordu. Maliyeti azaltabilmek ve düşük sayılarla da üretime devam edebilmek isteyen Koç yöneticileri, çözümü İngiltere’de buldu. Reliant firmasının kullandığı fiberglas, fazlaca daha ucuz bir malzemeydi. Bu malzemenin yapısı sebebiyle aracın sıkıştırılmış samandan yapıldığı ve aracı ineklerin yediği benzer biçimde mesnetsiz söylemler ortaya çıktı. İşin aslı, Anadol çağının ötesindeydi ve fiberglas da sadece Corvette benzer biçimde otomobillerde gördüğümüz çağıl ve ustalık isteyen bir malzemeydi.
Muadillerinden %30-40 daha ucuz olan, tam çelik şaseli bu araçların motor ve şanzımanı ise Ford üretimiydi. O dönemde fazlaca popüler oldu ve Türkiye’nin kendi otomobili olma yolunda hızla ilerledi. Otosan Kadıköy fabrikasında üretim 1966’da başlayıp 1984’e kadar devam etti. Toplamda 62 bin 283 tane binek Anadol, 36 bin 892 tane kamyonet üretildi.
1968 senesinde ise Koç Grubu bir başka devle, bu kez İtalyan FIAT ile beraber TOFAŞ’ı kurdu. 1971 senesinde Murat 124 ile başlamış olan üretim sonrasında Murat 131 ve “kuş serisi” olarak malum Şahin, Kartal ve Doğan ile devam ettirilmişti.
Renault da bu yıllarda Türkiye’ye geldi

1969 senesinde ise OYAK, Fransız Renault ile beraber çalışmaya başladı. OYAK-RENAULT markası altında önden çekişli Renault 12 ile 1971’de üretime başladılar. Onu 1985 senesinde, aynı yıl çıkan Taunus’un rakibi olan Renault 9 takip etti. 1987’de ise ilk hatchback model olan Renault 11 üretildi. Otosan ise aynı dönemde Anadol’da dizel motora geçiş yapmış oldu. OYAK-RENAULT ise 1989 senesinde Reanult 12’yi bazı değişimlerle Toros modeli haline getirdi. Gene 90’larda Renault’un üst derslik modeli Renault 21 de vatanımızda üretime başladı.
Türkiye’de üretilen otomobiller de 90’larda çeşitlendi

90’lı yıllarda Opel modelleri ve Toyota Corolla da Türkiye’de üretilmeye başlandı. 1993 senesinde TOE, 1995 senesinde ise Genoto otomobil fabrikaları kapanmış oldu. Türkiye’de Ford, Renault, Toyota ve Hyundai üretimi ise devam etti. Ucuz ve yetişmiş iş gücü, pek fazlaca yatırımın Türkiye’ye kaydırılmasına önayak oldu.
Ve sonunda TOGG geliyor

27 Aralık 2019 tarihinde piyasaya çıkan Cumhurbaşkanlığı sonucu ile Bursa Gemlik’te elektrikli otomobil üretimi için yapınak kuracağı açıklandı. Arkasından da popüler adıyla “Beş babayiğit” projeye katıldı. 996 milyon 774 bin lira ile Türkiye’nin en yüksek ödenmiş ana paraya haiz otomotiv şirketi olan TOGG’un emekleri başladı. Bu araçtan 2030 yılına kadar 1 milyon tane üretilmesi umut ediliyor. Tesiste toplamda 4 bin 300 kişiye istihdam sağlanacağı belirtiliyor.



