Tuzla Jeep Fabrikası’na Ne Oldu?

Ülke gündemimizde yerli otomobil bu kadar revaçtayken zamanında Tuzla’da bir cip fabrikamız bulunduğunu biliyor muydunuz?
Vardı olmasına fakat askerî derslik cip üretimine yönelik bu fabrikanın pat diye kapatılması, hâlâ gizemini koruyor. Üretilen askerî araçların, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafınca hâlâ kullanılıyor olmasına karşın üretimin niçin durdurulduğu mevzusu; kamuoyu, basın ve projede yer edinen uzmanlar içinde bile netlik kazanmamış durumda.
Fabrikanın ansızın kapanışı, zamanında pek oldukca kişinin zihninde sual işaretleri bırakırken günümüzde de “Bir ihtimal bugün dünya markası ciplerimiz olabilirdi.” diye düşündürüyor.
En baştan anlatalım. Türkiye’nin otomotiv sektöründeki mühim oranı, bir dönem yabancı üreticilerin yerli üretim yapmak istemesine ve otomobil fabrikalarının açılmasına yol açtı.
Toyota Türkiye, Oyak Renault ve Tofaş benzer biçimde firmalar binek otomobiller üretirken; Ford Otosan, Anadolu Isuzu ve Mercedes Benz Türk benzer biçimde firmalar ticari araçlar üretiyorlardı.
Sadece Türkiye’nin ilk yerli otomobil fabrikası olarak malum bir şirket daha vardı: Türk Willys Overland.
Türk Willys Overland, 1954 senesinde kurulan Tuzla Jeep Fabrikası ile temsil ediliyordu. Bu yapınak, ABD’dan ithal edilen parçaların, Türkiye’de üretilen parçalarla montajını tamamlıyor, sivil ve askerî cip ve kamyonetler üretiyordu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne devredilen yapınak, 1986 senesinde yerlileştirme projesine başladı.

‘T Model’ adı altında başlatılan yerlileştirme projesi, 1990 senesinde tamamen yerli GT ve GTD modellerin üretimini sağlamış oldu. Bu modeller, askerî derslik cipler olarak 1990’lı yıllarda üretime geçti.
Türk Patent Enstitüsü tarafınca 1995 senesinde “Tuzla 1013” adı ve ‘T’ logosuyla marka tescili meydana getirilen yapınak, Endüstri ve Tecim Bakanlığından alınan yetki ile üretilen modelleri ihracata hazır hâle getirdi.
Tuzla Jeep Fabrikası, günümüze kadar 15 değişik model vasıta üretti.

Bu modeller içinde komutan araçları, personel araçları, tabanca yüklenebilir araçlar ve ambulans cipler bulunuyordu. Üretilen yerli modeller, ithal modellere gore daha dik yokuşları çıkabilme kabiliyetine sahipti. Üstelik bir tek %20’si fiyatına ithal ediliyorlardı, araçların gücü de dünyaca meşhur öteki markalarınkinden katbekat fazlaydı.
Araçların yanı sıra motor, şanzıman, arazi dişlileri, diferansiyeller, şaftlar, aktarma organları ve şasi tamamen Tuzla Jeep Fabrikası’nda yapım ediliyordu.
1013. Ordu Donatım Ana Onarım Fabrikası olarak da malum yapınak, %100 yerlilik oranına sahipti.
E peki her şey iyiyken sonrasında ne oldu?

Her şey güzel giderken 2006’da yapınak, “İhtiyaç yok.” nedeni öne sürülerek kapatıldı. Mevzuyla ilgili net bir izahat yapılmamasıyla beraber, fabrikadaki ekipte yer edinen Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesi olan Prof. Rahmi Kuvvetli’nün açıklamaları bu mevzuda dikkat çekiyor.
Kuvvetli, fabrikada çalmış olduğu süre süresince ordunun bir konsept değişikliği yapmayı planladığını ve imalatı sonlandıracağını duyduğunu söylüyor.
İmalatın zorluğuna ve sanayicilerin ithalata yönelmesine dikkat çeken Kuvvetli, Devrim otomobilleri benzer biçimde pek oldukca projenin benzer sebeplerle durdurulduğunu ve bu durumun ne olursa olsun araştırılması icap ettiğini de vurguluyor.
Kapatılma sebebini yetkililer de bilmiyormuş.

Rahmi Kuvvetli, süreci aktarırken sorulan sorulara da yanıtı sadece üst düzey makam ve yetkililer verebilir, onlara sormak lazım diyerek yanıt veriyor:
“Ordunun bir konsept değişikliği yapacağı, imalat sektöründen çıkacağı ve değişik bir konsepte gireceği şeklinde bir fikir ifade ediliyordu. Bu fabrikada üretimin durdurulacağı, hatta fabrikanın kapatılacağı esasen devamlı konuşulan bir şeydi. Birileri bu işten memnunken, birileri de rahatsız olmuş olabilir.”
Yapınak, hem Türkiye hem de TSK açısından stratejik önemi oldukca büyük bir projeyken ansızın durdurulması akıllara zarar bir vaka.
Üstelik Türkiye, yerli otomobil adımlarını attığı her an bu şekilde bir ‘durdurma’ ile karşılaşmışken…

Kuvvetli, üretilen cip araçları tatbikatta görerek satın almak isteyen İran ve Pakistan benzer biçimde ülkelerin varlığından da söz ediyor. Eğer üretim devam etseydi, sivil ihtiyaçlara yönelik talepler karşılanabilir; dünya markası bir otomobilimiz olabilirdi. Fakat olmadı.
Yerli otomobil maceramızda aklımıza ilk olarak benzin yok diye durdurulan Devrim yada inekler yedi nedeni öne sürülerek üretimine son verilen Anadol gelse bile, görüyoruz ki projenin her şeyiyle bizlere ilişkin olan Tuzla 1013’lerin de durdurulma sebebi onlarla benzer bir noktada.
Bu durum, Türkiye’nin otomotiv sektöründeki yerli üretim potansiyelinin iyi mi zorla izin verilmediği ve ülkede tamamen ulusal bir otomobil pazarının oluşturulmasının niçin güç olduğu mevzusunda bizleri derin bir düşünceye sevk ediyor.
Geriye ise tamamen yerli vasıta üretim yeteneğimizi kaybederek tekrardan yurtdışına bağımlı bir hâle gelmemiz kalıyor.



